Tarihin Sınavı Bitmemiştir!
Üzerinde yaşadığımız bu topraklar, tarih boyunca diğer bütün coğrafyaların çok üstünde bir yere ve öneme sahip olmuş; ona sahip olma hevesiyle yanıp tutuşanlar, sınırsız ve acımasız saldırılarla bu aziz vatanı kan-revan içinde bırakmışlardır.
Yine tarihimizin bize öğrettiği en yalın gerçek şu ki; hem kuzey-güney hem de doğu-batı ekseninde bütün yolların kesiştiği, eşi benzeri bulunmayan bu Anadolu coğrafyasında yaşamak istiyorsanız, bilmeli ve kabul etmelisiniz ki bunun ağır bir bedeli vardır. Bu bedel, bazen candır, bazen kan bazen de maldır. Milletimiz bunu göze alabildiği ve bütün bedelleri hiç tereddüt etmeden defalarca ödediği için halen buradadır ve bu güne kadar hiçbir güç, hiçbir tuzak ve ihanet onu Anadolu’ dan söküp atamamıştır.
Özellikle son beş yıldır yine ülkemizi hedef alan plan ve projelerin devreye sokulduğuna, çepeçevre kuşatma operasyonlarının adım adım uygulandığına, ihanet şebekeleri marifetiyle içeriden işgal ve iç karışıklık senaryolarının sahnelendiğine, milletimizi her yönden sıkıştırarak boğmak, nefessiz ve takatsiz bırakarak teslim almak için yeni krizler, kaoslar üretildiğine şahit oluyoruz. Bizi yok ederek tüm ümmetin ümidini kırmak ve kolayca köleleştirmek istiyorlar.
Büyük ve acımasız bir plan yürütülüyor. Biliyorlar ki, bize diz çöktürdüklerinde ümmetin yegane umut ışığı sönecek, yaslanacak yeni bir omuz, tutunacak yeni bir merhametli el bulunamayacaktır.
Üstad Sezai Karakoç; “ Elbette tarih, bugün burada bitmemiştir. Tarihin sınavı devam etmektedir ve tarih, gerekli tedbirleri zamanında almayanları asla affetmeyecektir” derken, büyük resmi görmemizi engelleyen ne varsa silip atmamızı, bu çağa ve tüm gelişmelere karşı gerekli donanım ve bilinci kuşanmamızı ihtar eder.
Bu hengamede kendi ilgisizliğimiz ve kayıtsızlığımız dolayısıyla elimizin altından kayıp giden değerleri, yitirdiğimiz ufku, kurulan tuzakları, aleyhimize işletilen planları hiç hesaba katmadan; gündelik, rutin ve aslında pek de önemli olmayan telaşlar, bağımlılık haline gelmiş meşguliyetler ve aşırı dünyevileşme gerçeğimiz neredeyse diğer tehlikelerden daha fazla tehdit eder hale geldi bizleri. Hakikat bilincimizin esir alındığı, sanal bir dünyanın sanal sorunları, öfkeleri ve söylemleriyle boğuşup duruyoruz.
Halbuki bizler; sivil olmanın ve sivil toplum kuruluşlarının gücünün nelere tekabül ettiğini henüz yakın zamanlarda yaşadığımız tecrübeler dolayısıyla gayet iyi biliyoruz. 28 Şubat’ ın ayazında bu günkü kadar güçlü STK’ larımızın olmayışı, tam aksine, kendi tabirleriyle “Beşli Çete” ye verilen güç ile ortalığın toza dumana katılması sonucu ülkemizin nasıl büyük siyasi ve ekonomik krizlere sürüklendiğini unutmadık, unutmayacağız.
Gezi olayları, Kobani Kışkırtması, 17-25 Aralık ve en son Fetö ihanetinin üstesinden gelinmesindeki en önemli saiklerden biri de güçlü ve kararlı bir sivil duruşun yanı sıra güçlü ve etkin Sivil Toplum Kuruluşlarımızın varlığıdır.
İşte bu yüzden, ne kadar büyük sorumluluklar taşıdığının bilinciyle hareket eden bireyler ve kuruluşlar olarak; bütün krizlere, kaoslara, kuşatmalara inat her dem yeniden derlenip toparlanarak daha “Kim var?” diye sorulmadan “Biz varız” demenin öncülüğünü yapmalıyız.
Çünkü bizler; kendi medeniyet değerlerimizin rehberliğinde, yüzyıllar boyunca- bu gün artık kaybettiğimiz ve hasretle aradığımız- çok önemli bir kültürün, “uzlaşma kültürü” nün en müstesna örneklerini sergilemiş, bütün etnisitelerle, bütün dini inanış ve yaşayışlarla aynı mahallede, aynı sokakta, huzur içinde birlikte yaşamış bir medeniyetin çocuklarıyız. Bu tecrübe ve birikimin varisleri olarak, bu yeni çağın yeni insanının önünde bize düşen; Aynı iklimi teneffüs ederek yaşamak ve yaşatmak idealinden asla vazgeçmeden iyi örnekleri çoğaltmak, birbirimizi kardeşçe iyi niyetle uyarmak, ayrışacağımız değil uzlaşacağımız noktaları arayıp bulmak ve bütün kalbimizle, gönlümüzle kenetlenmektir.
Çağlardan çağlara, nesillerden nesillere aktarıla aktarıla bize kadar gelen emaneti yüklenip bizden sonrakilere taşıma iradesini kuşanarak, insanlığın ve tüm dünyanın iyiliği için mücadelemizi sürdürme azim ve kararlılığında olmalıyız. Çünkü tarihin sınavı henüz bitmemiştir, devam etmektedir.