Değerli dava arkadaşlarım
Bu yazımda sizlerle birlikte dünün, bugünün ve yarının muhasebesini yapmak ve yeni hedeflerimizi paylaşmak istiyorum.
Memur-Sen 3. Olağan Genel Kurulu’nda inanmış bir kadroyla “Memurlar Memur-Sen’i, Memur-Sen Ekibini bekliyor” diyerek yola çıktık. Hizmet yolculuğunda sürekli “Biz Güçlü Bir Aileyiz” vurgusu yaparak Konfederasyonumuzun aile sıcaklığını, birliğimizi ve beraberliğimizi canlı tuttuk.
Hedeflerimizin ilk sırasına katılımcı, güçlü ve etkin sendikacılığı koyduk. Bu anlayışla tüm projelerimizi, faaliyetlerimizi ve atacağımız her adımı sizlerin görüşlerini de alarak planladık. Demokratik bir Türkiye için mücadele sözü verdik. Bu sözümüz doğrultusunda vesayeti kırıcı ve deşifre edici eylemler yaptık, demokrasiye yönelik müdahalelere karşı en sert tepkiyi sizlerle birlikte verdik.
Misyon ve vizyonumuza uygun kurumsallaşmayı sağladık. Güçlü Ar-Ge, sağlam veri tabanı oluşturduk. Teşkilat iradesini her alana hâkim kıldık. Medya, Konfederasyonumuzun dışa yansıyan yüzü oldu. Danışmanlık ve rehberlik yapacak hukuk büromuzu oluşturduk. Sosyal sendikacılıkta lider olduk.
Ekonomik kriz süreçlerini, tıkanan demokratikleşme yolunu açmak için raporlarımızla yasama ve yürütmeye ufuk verdik, yol gösterdik. Ortak akıl mitingleriyle demokratikleşmeye katkı sunarken de, Filistin ve Gazze’ye destek mitingleriyle mazlumların sesi olurken de, gözyaşları sel olmasın anlayışıyla yardım kampanyaları düzenlerken de çatı kuruluş olma misyonuyla sosyal partnerlerimizi önceledik ve tarihsel sorumluluğumuzu yerine getirdik.
Toplu Görüşmelere damgamızı vurduk. Son toplu görüşmeyi finale dönüştürdük. Tarihi kazanımlar sağladık. İlk kez sözleşmelilere 135 TL’nin üzerinde aile yardımı, sendikalı kamu görevlilerine 45 TL toplu sözleşme primi başta olmak üzere yepyeni kazanımlar elde ettik. Yetkiyi aldığımız 2009 yılında “Toplu Sözleşme hakkı verilmezse, bir daha masaya oturmayacağız” diye açıkladık. Yoğun ve kapsamlı çalıştaylarla çalışma hayatının temel sorunlarına çözüm aradık. 12 Eylül 2010 referandumunda yoğun bir çalışma ile “Toplu Sözleşmeye de Toplumsal Sözleşmeye de Evet” diyerek kamu çalışanlarının toplu sözleşme hakkına kavuşmasında etkin bir rol oynadık.
Genel hatlarıyla bahsettiğimiz hizmetlerimizin ve yapamadıklarımızın hesabını demokratik bir olgunlukta ve bir şölen havasında geçen 4. Olağan Genel Kurulumuzda verdik. Geçmişin hesabını verirken diğer taraftan geleceğe ilişkin yeni hedeflerimizi ve projelerimizi açıkladık. “Soylu Mücadele Güçlü Kadrolarla Devam Edecek…” vizyonu ve büyük bir aile olmanın sorumluluğuyla önümüze yeni hedefler koyduk. Memura siyaset hakkını alacağız, demokrasiye kalite kazandıracağız dedik. Toplu Sözleşmeyle yetinmeyeceğiz, grev hakkına da sahip çıkacağız dedik. Kadrolu istihdamında direteceğiz, 4/B’ye, 4/C’ye son vereceğiz dedik. Daha Genel Kurul’da bu ısrarlı taleplerimizin karşılığını aldık. Genel Kurulumuza katılarak bir konuşma yapan Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan, sözleşmelilerin kadroya alınacağı müjdesini verdi. Konfederasyon olarak, sözleşmelilerin kadroya alınmasıyla ilgili süreci yönetmek üzere Komisyon oluşturduk, Komisyonumuz sözleşmelerin kadroyla alınmasıyla ilgili teknik çalışmalarını sürdürüyor. Memur-Sen olarak, talebimiz tüm sözleşmelilerin kadroya alınmasıdır. Yine 12 Eylül referandumuyla anayasaya giren toplu sözleşme hakkının da kanunla düzenlenmesi ve toplu sözleşme düzeninin oluşturulmasını Hükümetten bekliyoruz.
Haklara güvence olacağız, risklerin teminatı olmaya devam edeceğiz. Bu anlayışla ferdi kaza sigortasını güncelleyerek üyelerimize yeni imkânlar getirdik.
İleri demokrasi için yeni anayasa istiyoruz dedik. İstemekle kalmadık demokratik anayasa için sorumluluk alacağımızı deklare ettik. Bu çerçevede; 4. Olağan Genel Kurulun ardından yeni anayasa çalışmalarına hızlı bir şekilde başladık. Alanlarında uzman bilim insanlarının katılımını sağlayarak toplumun nasıl bir anayasa beklentisi içinde olduğunu ortaya koyacak bilimsel ve geniş tabanlı çalışmamızda hızla yol alıyoruz. Bu noktada toplumun bütün kesimlerini kapsayan geniş katılımlı anketimizi Haziran ayında gerçekleştireceğiz. Bu kapsamda yüz yüze görüşme ve odak grup çalışması yürüteceğiz. 12 Eylül referandumuyla kısmen kirlerinden arındırdığımız 82 anayasasının tümden kaldırılarak yerine yeni bir anayasa yapılmasıyla ilgili raporumuzu bir panelle kamuoyu ile paylaşacağız. 24. Dönem Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 3 Ekim’de açılmasıyla birlikte raporumuzu TBMM’nin yeni başkanına takdim edeceğiz. Yine takip eden süreçte de bu raporumuzu uluslararası bir sempozyumla tartışmaya açacağız.
Normalleşme sürecinin devam etmesi için 24. Dönem Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin en önemli ve öncelikli görevinin sivil, demokratik ve özgürlükçü yeni anayasa yapmak olduğuna inanıyoruz. Çünkü 12 Haziran seçimlerine yönelik tüm siyasi partiler yeni anayasa yapma iradelerini ortaya koymuşlardır. Hepsinin seçim beyannamelerinde yeni anayasaya yönelik vaatleri bulunuyor. Dolayısıyla 24. Dönem TBMM aynı zamanda kurucu meclis özelliği taşıyacaktır. Bu da yeni anayasayı yapma yetkisini kendilerinde görmelerini sağlayacak zorunlu bir görev üstlenmelerine neden olacaktır.
Memur-Sen olarak, nasıl bir anayasa istediğimizi ana hatlarıyla altını çizerek ifade etmek istiyorum. Yeni anayasa toplumun kaderiyle ilgili olduğundan, topluma sorularak hazırlanmalıdır. Anayasanın temel felsefesinde ideolojilere yer verilmemeli, tüm farklılıklara eşit yakınlıkta olmalı, hem halkın, hem de uluslararası toplumun, insanlığın evrensel ihtiyaçlarını karşılamaya dönük olmalı. İlkeler ve sıfatlar bakımından da milletin temsil edildiği tek mekan meclis olmalı, ordu dahil hiçbir kurum Meclis denetimi dışında bırakılmamalı, askeri, idari ve adli yargı ayrımına son verilmeli, yargıda birlik sağlanmalıdır. Anayasada Meclis, Anayasa Mahkemesi, Bakanlar Kurulu gibi egemenlik yetkisi kullanan birkaç kurum dışında hiçbir kuruma (YÖK, MGK, Dil Tarih Kurumu gibi) yer verilmemeli, diğer kurumlar gerekirse kanunla düzenlenmelidir. Kamu memuriyeti dahi olsa kılık kıyafet, inanç ve yaşam tarzı vs. nedeniyle insanların özgürlükleri sınırlandırılmamalı. Toplu Sözleşme hakkına paralel olarak memurlara grev hakkı verilmelidir. Memurlar için siyaset yasağı kaldırılmalıdır. Anayasa, herkesin özgürlüğünü esas almalı ve devleti özgürlükleri ihlal potansiyelinden arındırmalıdır.
Genel Kurul öncesi gerçekleştirdiğimiz Türkiye Buluşmaları’nda bu yıl için 500 bin üye hedefi koymuştuk. Genel Kurul’da 750 bin üyeye ulaşıp daha da güçlü ve büyük aile olma kararı aldık. Teşkilatımızın alın teriyle Konfederasyonumuzun yüz akı kazanımları birleşince ortaya 500 bin üye sayısını aşmış büyük Memur-Sen ailesi çıktı. Üye sayımızın artmasında Memur-Sen’in milletimizin ortak aklı olması var. Mazlumun sesi olması var. Vesayeti deşifre etmesi var. Kamu çalışanlarının kazanımlarını zirveye çıkarması var. İnsan ve emek merkezli “erdemliler hareketi” olması var.
Sadece üye sayımızı 500 bine çıkarmadık, bunun yanında yetkili sendika sayımızı da artırdık. İlk toplu sözleşme masasında yedi sendikamızla olacağız. Eğitim-Bir-Sen’imiz ve Bayındır Memur-Sen’imiz ilk defa yetki aldılar ve böylece ilk toplu sözleşmeyi imzalama gururunu yaşacaklar. Yetkiyi daha önce alan sendikalarımızda boş durmadı. Rakipleriyle aralarını açmaya devam ettiler. Yetkiye ramak kalan sendikalarımız ise bu yılki performanslarını devam ettirdikleri taktirde 2012 yılında bütün hizmet kollarında toplu sözleşme masasında sadece Memur-Sen ve bağlı sendikalar olacak.
İlk yetkili sendikamızdan başlayarak sendikalarımızın resmi olmayan üye sayıları şöyle:Diyanet-Sen: 49 bin 870, Bem-Bir-Sen : 39 bin 856, Toç-Bir-Sen: 25 bin 560, Sağlık-Sen: 135 bin 557, Enerji Bir-Sen: 11 bin 391, Eğitim Bir-Sen: 195 bin 670, Bayındır Memur-Sen: 7 bin 700, Büro Memur-Sen: 32 bin 900, Birlik Haber-Sen: 8 bin 580, Ulaştırma Memur-Sen: 5 bin 700, Kültür Memur-Sen: 2 bin 573. Memur-Sen: 515 bin 357.
Biz ortaya çıkan bu tabloyu sadece 500 bin kişilik bir güç olarak görmüyoruz. Aynı zamanda 500 bin ailenin sofrasına, geleceğine katkı sunmak gibi sorumluluk olarak da görüyoruz. Onların bize verdiği destekle sayıları 2.5 milyonu bulan bütün kamu görevlerine hizmet etme fırsatı olarak değerlendiriyoruz. Hatta Türkiye’nin en büyük sivil toplum örgütü olarak 74 milyon insanımıza çözüm üretme merkezi haline geldiğimizi idrak ediyoruz.
Bizi onurlandıran bu tablonun ortaya çıkmasında kuşkuşuz bir çok insanın emeği var, hakkı var, payı var. Hepsini tek tek saymak mümkün değil. Ama isimlerini zikretmek zorunda olduklarımız var. Kurucumuz Mehmet Akif İnan’a, onu zor günlerde destekleyen konfederasyonumuzun ve sendikalarımızın kurucularına, yakın tarihte kaybettiğimiz Serdar Güllüoğlu, Ahmet Yıldız, İbrahim Keresteci ve Tahsin Suda kardeşlerimize, bu soylu mücadeleyi birlikte yürüttüğümüz, Konfederasyon ve sendika genel merkez yönetim kurulu üyelerine, denetleme ve disiplin kurulu üyelerine, il temsilcilerimize, şube başkanları ve yönetim kurulu üyelerine, ilçe ve işyeri temsilcilerimize, üyelerimize ve konfederasyon ile sendikalarımızda çalışan tüm personele şükranlarımı iletiyorum, binlerce teşekkür diyorum. Elinize ve yüreğinize sağlık diyorum.
Şimdi ise 4. Olağan Genel Kurulumuzda açıkladığımız “Hedef Hep Birlikte 750 Bin Üye. 11 Hizmet Kolunda Yetki” vizyonumuzu behemehal uygulamaya koymaktır. Belirlediği hedeflere tek tek ulaşan Memur-Sen ailesi bu yeni hedefe iyi planlama, yoğun bir gayret, birlik ve beraberlik içinde ulaşacaktır. Bu konuda hiçbir endişemiz yoktur.
Çünkü bugüne kadar ne hedef koymuşsak yakaladık. Rakiplerimizle aramızdaki fark yüzlerdi binler oldu, binlerdi on binler oldu, şimdi yüz binlere ulaştı. Daha da artacak inşallah. Sayısal artışla yetinmeyeceğiz. Hizmet kalitemizi artıracağız. Örgütsel kurumsallaşmayı tabana yayacağız. Marka değer haline gelmiş Konfederasyonumuzun uluslararası marka haline gelmesi için var gücümüzle çalışacağız.
Bu hedeflerimize tek tek ulaşacağız ve başaracağız. Çünkü biz bölge sendikacılığı yapmıyoruz. Bölge sendikası değiliz. Biz ideolojik körlükle değil fikri zenginlikle sendikacılık yapıyoruz. Biz lider ülke Türkiye’yi görüyoruz. Türkiye’nin çalışanları da çözüm noktası olarak Memur-Sen’i görüyor. O yüzden Tunceli’de varız. Kars’ta, Muğla’da, Hakkâri’de, Edirne’de, Yozgat’ta, Ankara’da, İstanbul’da varız. Türkiye’de varız. Çünkü biz Türkiye’yiz. Çünkü biz 74 milyonun, milletimizin özetiyiz. Çünkü biz kamu görevlileriyle, üyelerimizle, milletimizle çalışıyoruz. Yine onlarla kazanıyoruz.
Bu düşüncelerle deşifre ettiğimiz vesayet anlayışına son verecek yeni anayasasını yapmış tam demokratik Türkiye’de buluşmak dileğiyle hepinize sağlık ve huzur diliyorum…
Ahmet GÜNDOĞDU, Memur-Sen Genel Başkanı
(Bu makale, Memur-Sen Gazetesi'nin Haziran 2011, 16. sayısında yayınlanmıştır.)