Yalçın: Büyük Türkiye’nin Vizyon Belgesi Yeni Anayasa Olmalıdır
Bem-Bir-Sen Türkiye’nin en önemli tartışma konularından birisi haline gelen Başkanlık Sistemini alanında uzman akademisyen, Gazeteci ve yazarlar ile masaya yatırdı.
Bem-Bir-Sen tarafından organize edilen "Başkanlık Sistemi Çalıştayı"na katılan Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, "Yeniden Büyük Türkiye’nin vizyon belgesi olacak yeni anayasayı da, hükümet sisteminin şeklini de TBMM ve halkın iradesi belirleyecektir" dedi. Başkanlık sisteminin demokratik bir zeminde tartışılması gerektiğine vurgu yapan Yalçın, "Yapılması gereken temsilde adaletin sağlanacağı, istikrarın yakalanacağı, yasama, yürütme ve yargının birbirlerinin görev alanlarına müdahale etmeyeceği kaliteli bir demokratik zemini oluşturmaktır. Bu demokratik zemini özgürlükçü, sivil ve demokratik Yeni Anayasa’yla oluşturabiliriz" şeklinde konuştu.
KATKI SUNMAYA HAZIRIZ
"Büyük Memur-Sen ailesi olarak öncelikli hedefimiz, aynı vatan toprağı üzerinde, aynı idealler çerçevesinde, bir ve beraber yaşadığımız Türkiye’dir" diyen Yalçın, "Hiç kimsenin, dininden, dilinden, etnik kökeninden, renginden, mezhebinden, yaşam tarzından dolayı dışlanmadığı, horlanmadığı, kendisini ötelenmiş hissetmediği Türkiye’dir. Tarihinden ve medeniyetinden aldığı güçle, özgüvenle dimdik ayakta duran, bugünü ve geleceği inşa edebilme potansiyelinin idrakinde Yeniden Büyük Türkiye’dir. Bu kapsamda, vesayetin bitişinde aktif rol aldığımız gibi, Yeniden Büyük Türkiye’nin inşasına temel oluşturacak yeni anayasanın yapım sürecine ve hükümet sistemi tartışmalarına da eleştiri ve önerilerimizle katkı yapmak istiyoruz. Memur-Sen olarak, teklif sendikacılığı anlayışımız gereği, sorunları kişilerden ve partilerden bağımsız fikir ve proje zemininde konuşmayı esas alıyoruz. Bu açıdan, Başkanlık sistemi tartışmalarını kişiye veya kişilere bağlı değil hükümet sistemleri tartışması olarak ele alınmasından yanayız" dedi.
YENİDEN BÜYÜK TÜRKİYE'NİN ÖNÜNÜ AÇMALIYIZ
Yalçın sözlerini şu şekilde sürdürdü: "Türkiye’deki mevcut hükümet sistemi yeterli mi? Yeni bir hükümet sistemine ihtiyaç var mı? Yeni bir hükümet sistemine ihtiyaç varsa bu sistem nitelikleri ne olmalı? Bu sorulara hep birlikte cevap üretmeliyiz. Mevcut hükümet sistemini, parlamenter sistem olarak değil yarı başkanlık ve parlamenter sistemin izlerini taşıyan melez bir model olarak görüyorum. Çünkü, parlamenter sistemde cumhurbaşkanının bu kadar yetkisi olmaması gerekir. İkincisi, yine parlamenter sistemde yürütmenin iki kanadından biri olan başbakanın dolaylı, sorumsuz ama yetkili cumhurbaşkanının doğrudan halk tarafından seçilmesi büyük bir sorun değil mi?
Gelişmiş demokrasiler arasında hem cumhurbaşkanının hem de başbakanın seçimle geldiği kaç ülke var? Milletin büyük çoğunluğun yetersiz gördüğü mevcut hükümet sistemiyle, Yeniden Büyük Türkiye inşa etmemiz ve adil yeni dünyanın ihyasına katkı sunmamız mümkün değil. Ancak ‘mevcut sistemi reforme edelim’ ya da dünyadaki başarılı olmuş ‘yarı başkanlık veya başkanlık modellerini ülkemize kazandıralım’ fikrine koro halinde hayır diyen, istemezükçü lobiyi hepimiz görüyoruz. Bu istemezükçü lobiyi aşarak, hatta onları da sürece katarak olabilecek en iyi modeli bulmalıyız. Yeniden Büyük Türkiye’nin önünü açmalıyız."
ÖN ŞARTIMIZ YENİ ANAYASA
Konuşmasında Yeni Anayasa'nın önemine değinen Yalçın, "Tarih, parlamenter sistemle yönetilip otoriter yönetimlere şahitlik etmiştir. Almanya’da Hitler, İtalya’da Mussolini, İspanya’da Franco’nun Parlamenter sistemle iş başına gelmiş ve sistemin boşluklarını kullanarak tek adam haline gelmişlerdir. Bugün de hem parlamenter hem de başkanlık sistemiyle yönetilen otoriter yönetimler de demokratik yönetimler de mevcut. Dolayısıyla, yapılması gereken temsilde adaletin sağlanacağı, istikrarın yakalanacağı, yasama, yürütme ve yargının birbirlerinin görev alanlarına müdahale etmeyeceği kaliteli bir demokratik zemini oluşturmaktır. Bu demokratik zemini özgürlükçü, sivil ve demokratik Yeni Anayasa’yla oluşturabiliriz" şeklinde konuştu.
NASIL BİR ANAYASA?
"Yeni Anayasanın; insan onuruna, insan emeğine, insan haklarına, hukukun üstünlüğüne, sosyal adalete, katılımcı ve çoğulcu demokrasiye dayanması ve bu anlayışla yazılması ve yapılması gerekmektedir" diyen Yalçın, sözlerini şu şekilde sürdürdü: "Memur-Sen olarak, Yeniden Büyük Türkiye’nin iyi devlet yönetimi, iyi hükümet modeli, iyi toplumsal ortam ve iyi insanla inşa edilebileceğini düşünüyoruz. Dünyaya baktığımızda yaygın olarak başkanlık sistemi ve parlamenter sistemlerin uygulandığını görüyoruz. Bu iki sistemin melezi olarak tanımlanan yarı başkanlık ile rasyonelleştirilmiş parlamenter sistem, süper başkanlık sistemi, başkanlı parlamenter sistem gibi farklı sistemlerde tartışılmakta ve uygulanmaya çalışılmaktadır. Memur-Sen ailesi olarak, sistemin adından çok, krizlere kapalı, çözümlere açık bir sistemin varlığını önemsiyoruz. Benimsenecek modelin, statükoculuğa ve otoriterliğe kapalı, yeniliğe, lider ve iktidar değişimine açık olmasını istiyoruz. Bizim dikkat çekmeye çalıştığımız nokta; tabanı yönetim sürecine dâhil eden, dışlayıcı olmayan, herkesin kaybetmesine ya da bir kısmının kazanıp bir kısmının kaybetmesine değil herkesin kazanmasına imkan veren bir sistemin mümkün olduğudur. Yoksulluğa izin vermeyen, örgütlenmeye uygun, bürokrasiyi denetleme gücü yüksek, demokratik ve sivil bir model olmasıdır."
İLLEGAL YAPILARLA HESAPLAŞILMALIDIR
Konuşmasında illegal yapıların küresel operasyonlarına da dikkat çeken Yalçın, "Tüm derin devlet oluşumları, darbeci yapılar deşifre edilmeli ve devlet kurumlarından temizlenmelidir. Her türlü manipülasyona kapalı, bağımsız ve tarafsız yargının mutlaka tesis edilmesi gerekmektedir. Türkiye, 28 Şubat sürecinde olduğu gibi yargının vesayetin emrine girdiği dönemleri yaşamamalıdır. Bu sorun, elimizde dikiş iğnesi sürekli yamaladığımız anayasadan kurtulup yerine yepyeni kumaştan ve terzisi sivil irade olacak Yeni Anayasa yapılarak çözülebilir. Yeniden Büyük Türkiye’nin vizyon belgesi olacak yeni anayasayı da, hükümet sisteminin şeklini de TBMM ve halkın iradesi belirleyecektir. Son sözü her zaman olduğu gibi milli irade söyleyecektir. Bizlerin görevi daha iyiyi arama ve bulma noktasında katkı sunmaktır" dedi.
TURBAY: GÜNCELLENMEYEN SİSTEMLER KRİZ YAŞAMAYA MAHKÛMDUR
Bem-Bir-Sen Genel Başkanı Mürsel Turbay ise, "Güncellenmeyen sistemler kriz yaşamaya mahkûmdur. Yeni yönetim stratejilerinin olması lazımdır" dedi. "İnsanımızın, ülkemizin geleceği için ideali neyse onu yapabilmekte siyasetçilerin görevidir" diyen Turbay, "Siyasetçi bu temel görevi yerine getirirken konuyu kısır tartışmalara boğmamalı, kişilere endekslememelidir.
Bu tür konular kişisel değildir. Asıl olan sistemi tartışmaktır. Bu konu tüm milletimizi etkileyecek önemli bir konudur.
Bilindiği gibi ülkemizde yeni anayasa tartışmaları günün konusu olmaktan ziyade neredeyse yüz elli yılı aşan bir tartışma konusudur. Ülkemizde parlamenter sistemin tarihsel geçmişi de batı demokrasilerinde olduğu gibi uzun değildir. Ama sistem tartışmaları yapıldığında başkanlık sistemi hep konuşulmuştur" dedi.
TÜRKİYE'DE DEMOKRASİNİN GÜÇLENMESİ CUMHURUN DESTEĞİNE BAĞLI
Turbay sözlerini şu şekilde sürdürdü: "Başbakanların programlarını uygularken bürokrasiye takılmaları Türkiye'de hep sorun olmuştur. 1. Meşrutiyetin ilanından sonra 9 haftada yeni bir anayasa hazırlandı. 9 ay sonra bu sistem de çöktü. 2. Meşrutiyet de başarılı olamadı. Cumhuriyet sonrası da arayışlara devam edildi. Önce tek partili sistem. Sonra çok partili sisteme geçildi. Siyasi tarihimiz ve kültürümüzün yabancı olmadığı bir yönetim modeli olan başkanlık sisteminin Türkiye’de başarıyla uygulanması mümkün müdür? Türkiye tipi başkanlık modeli olabilir mi? Türkiye'nin önünde yeni hedefe yürüyecek zengin bir siyasal birikimi var. Ve biz bunun bilincindeyiz. Birtakım kesimler kendi menfaatleri için bazı kelimeleri yıprattılar. Türkiye'nin şekil olarak anglosakson ve ruh olarak Fransız kaynaklı bir demokrasisi bulunuyor. Türkiye'de demokrasinin güçlenmesi Cumhurun desteğine bağlı."
Kendi sorunlarını çözemeyen bir siyasal sistemin ülkenin yapısal problemlerini çözemeyeceğini vurgulayan Turbay, "Bu nedenle değişim ve dönüşüm siyasetçinin kontrolünde olmalı ve yapısal tartışmalardan kimse rahatsız olmamalıdır. Bu ülke hepimizindir, bu ülkenin kalkınması, tarihi misyonuna sahip çıkarak adım atması hepimizin idealidir. Bu ideale konuşmak yerine susarak, tartışmak yerine eleştirerek asla varamayız" şeklinde konuştu.
İki gün sürecek programda Abdurrahman DİLİPAK, Prof. Dr. Ahmet İYİMAYA, Avni ÖZGÜREL, Prof. Dr. Burhan KUZU, Prof. Dr. Ender Ethem ATAY, Fatih BAYHAN, Prof. Dr. Gonca BAYRAKTAR DURGUN, Halide İNCEKARA, Prof. Dr. Haluk ALKAN, Hasan Celal GÜZEL, Prof. Dr. Kezban HATEMİ, Oral ÇALIŞLAR, Prof. Dr. Osman CAN, Ozan CEYHUN, Özay ÖZSÜER, Doç. Dr. Ulvi SARAN gibi önemli isimler sunum yaparak katkıda bulunacak.