Tarih Memur-Sen’i yazacak
Kudüs ve Mescid-i Aksa şairi rahmetli Mehmet Akif İNAN’ın kurucu Genel Başkanlığında 1995’in 9 Haziran’ında kurulan Konfederasyonumuz Memur-Sen; demokratikleşme, özgürleşme, emeği yüceltme, ekmeği büyütme mücadelesinin 15 nci yılında, Mehmet Akif İNAN’ın kendisine eşlik eden az sayıdaki arkadaşıyla birlikte başlattığı kutlu yolculuğa 400.000 kamu görevlisiyle devam ediyor.
Üstelik bu sonuca, Sendikalı-sendikasız kamu görevlisi ayırımını somutlaştıran ve sendika üyesi kamu görevlileri açısından son derece önemli olan 10 TL’lik toplu görüşme priminin Anayasa Mahkemesi tarafından iptalinin etkisinin en yoğun şekilde hissedildiği bir dönemde ulaştık. Bu sonuç, “ücret sendikacılığı” sığlığına mahkum olmaksızın “akademik hizmet sendikacılığı” anlayışını ülkemize kazandıran Memur-Sen’in, genel merkez yöneticisinden iş yeri temsilcisine, genel başkanından üyesine kadar bütün unsurlarının ve mensuplarının ortak kararlılığının ve ortak kararlarının ürünüdür. Memur-Sen camiası, inancının ve çalışmasının karşılığını 2009 yılında en yakın rakibiyle arasındaki 365 olan farkı 2010 yılında 22,571’e, üçüncü sıradaki Konfederasyonla arasındaki farkı ise 172,976’ya çıkarmak suretiyle aldı. Bununla da kalmadı. Sendikamız Enerji-Bir-Sen, 2009 yılında yetkisine son verdiğimiz Konfederasyonun genel başkanının, üyesi ve genel başkanı olduğu sendikanın yetkisine son vererek Enerji, Sanayi ve Madencilik hizmet kolunda yetkili oldu. Böylece Konfederasyonumuza bağlı sendikaların yetkili olduğu hizmet kolu sayısı beşe çıkmış oldu. Aslında bütün bu sonuçları, Memur-Sen camiası ile diğer konfederasyonlar arasındaki kapatılması imkansız nitelik farkının, nicel verilere yansıması olarak görmek ve okumak gerekiyor.
Davamızın büyüklüğünün doğal sonucu olan bu engellenemez büyüme; kamu görevlilerinin ortak hak ve menfaatlerini geliştirmeye, aylık ve ücretlerini artırmaya, çalışma şartlarına ilişkin beklentilerini karşılamaya dönük kararlılığımızı arttırdı. Bu çerçevede, 2010 yılı toplu görüşmelerine “Fiili toplu sözleşme imzalamak” istek ve kararlılığıyla oturduk. Sonuç, 2001 yılında yürürlüğe giren 4688 sayılı Kanunun var ettiği ve sonuncusunu yaptığımız 9 yıllık toplu görüşme döneminin en kapsamlı ve en iyi kazanımlarını içeren Mutabakat Metni imzalamak. Bazılarının Mutabakat Metni değil “Toplu Görüşme Tutanağı” dediklerine bakmayın. Yetkili kamu görevlileri Konfederasyonu Memur-Sen’in ve başkanlığını hükümetin temsilcisi olarak Sayın Bakanın yaptığı Kamu İşveren Kurulu’nun bütün üyelerinin imzasının bulunduğu belge, birileri kabul etmese de kamu görevlilerinin mali haklarında önemli artış sağlayan, diğer haklarında da beklentileri karşılayacak kazanımlar içeren ve son on yıllık dönemde işçi sendikacılığında da örneği olmayan bir Mutabakat Metni’dir.
Toplu görüşme masasından toplu sözleşme metni çıkardık diyecek kadar iddialı olmamızı sağlayan bu Mutabakat Metni’nde neler var. Kamu görevlilerinin aylık ve ücretlerinde 2010 yılında %4+%4 artış yapılması, ek ödemelerin en az 80 TL olmak üzere arttırılması, çalışmayan eş için ödenmekte olan aile yardımının –yüzdelik zam yanında- 20+20 TL artırılması, sendika üyesi kamu görevlilerine üç ayda bir 45 TL toplu görüşme ikramiyesi ödenmesi var. Daha kestirme bir ifadeyle en düşük memur maaşında 2011 yıl sonu itibarıyla %18’lik bir artış var. Sözleşmeli personele de eş yardımı ödenmesi var. Sözleşmeli personelin, sözleşme için ödediği damga vergisinin kaldırılması var. Sözleşmeli personelin kadroya geçirilmesi çalışması var. 657 sayılı Kanunla ilgili kanun değişikliği tasarısının Konfederasyonların görüşüne sunulması var. Tedavi gündelik ve yolluklarının arttırılması kararı var. Belediye çalışanlarının aylıklarının zamanında ödenmesi talimatı var. Sözleşmeli imam ve Kur’an Kursu öğreticilerine ek ders ücreti ödenmesi var. Sağlık Bakanlığında görev yapan sözleşmeli personelin aynı haklara sahip olacak şekilde tek çatı altında toplanması var. Sözleşmeli personele eş durumu özrüne dayalı yer değiştirme hakkı ve yöneticilik görevlerine atanabilme hakkı verilmesi var. Sözleşmeli personele sürekli görev yolluğu ödenmesi var. Kefalet sandığı aidatı kesintisinin son bulması var. KİT, personelinin lojman kiralarını KDV’siz ödemesi var. Bunlar dahil olmak üzere, farklı statülerde istihdam edilen kamu görevlilerinin bütününe kazanım üreten 60’a yakın kazanım var. Bu Mutabakat Metni’nde;”Memur-Sen varsa başarı var. Memur-Sen varsa kazanım var” iddiamızın gerçeğe dönüşmesi var. Bu Mutabakat Metni’nde, toplu sözleşme hakkını verdiği mücadeleyle Anayasaya yazdıran Memur-Sen’in, aynı azim ve kararlılıkla siyaset ve grev yasaklarına son verecek tek sendikal merkez olduğu gerçeği var. Hepsinden önemlisi bu Mutabakat Metni’nde, her biri Konfederasyonumuzun gücünü ve büyüklüğünü yansıtan Memur-Sen ailesinin 400.000 mensubu var. Dokuz yıllık toplu görüşme serüveninin en iyi sonucunu elde etmemizi sağlayan da, bize güvenlerini güce dönüştürme fırsatı veren büyük Memur-Sen ailesidir.
Toplu görüşme masasında toplu sözleşme imzalayarak tamamladığımız 2010 yılı toplu görüşmelerinin hemen sonrasında bütün dikkatimizi ve gücümüzü, Anayasa Değişikliği Paketiyle ilgili olarak 12 Eylül 2010’da gerçekleştirilecek referanduma verdik. 14-15 Temmuz’da Mardin’de gerçekleştirdiğimiz ve “Teröre Hayır, Demokrasiye Evet” başlıklı bir sonuç bildirisiyle tamamlanan geniş katılımlı çalışma toplantısıyla startını verdiğimiz “Toplu Sözleşmeye de, Toplumsal Sözleşmeye de Evet” kampanyası kapsamında, toplu görüşme öncesinde de, toplu görüşme sürecinde de bir çok etkinlik ve program gerçekleştirmiştik. Teşkilatlarımız tarafından düzenlenen iftar programları vesilesiyle düzenlenen konferanslarda, farklı televizyon kanallarının referandum süreciyle ilgili programlarında ve canlı yayınlarında, gazetelerde yayımlanan makalelerimizde Anayasa değişikliği paketinin demokrasimiz üzerindeki vesayete son vereceği, daha özgür, daha sivil, daha demokrat bir Türkiye var edilmesinin önünü açacağını ifade ederek “Evet” diyeceğimizi ilan ettik, milletimizden “Evet” demesini istedik. Ayrıca, kampanya sürecinde kullanılmak üzere hazırladığımız ve televizyonların ilk haberlerine konu olacak kadar ses getiren afiş ve billboardlarla, Memur-Sen’in gücünü ve güçlü Evet’ini büyük şehirlerimizin meydanlarına yansıttık. Anayasa Değişikliği Paketi’nin içeriği hakkında bilgi aktarmak, “Evet” dememizin ve milletimizden “Evet” demesini istememizin gerekçelerini anlatmak için hazırladığımız “Anayasa Değişikliğine Niçin Evet Diyoruz” kitapçığıyla, teşkilatımızı bilgilendirirken neye niçin “Evet” dediğimizi yazılı olarak da ifade ettik.
Toplu görüşme masasından toplu sözleşme metni çıkarmamızın onuru ve heyecanı devam ederken, 1 Eylül’de Sayın Başbakan’ın katılımıyla İstanbul Harbiye Kongre Merkezi’nde 4000 kişinin iştirak ettiği bir iftar programı gerçekleştirdik. Sayın Başbakan’ın Memur-Sen ailesinin güçlü ve kararlı “Evet”ine bizzat tanıklık ettiği bu program, 12 Eylül’de milletimizin %58’inin “Evet” tercihi kullanmasına Memur-Sen’in yaptığı önemli ve ikame edilemez katkılardan sadece bir tanesiydi.
Türkiye’yi daha demokratik, daha özgürlükçü, daha müreffeh, daha güçlü, daha insan odaklı, daha adil ve daha yaşanabilir yapmak, insanımızı insan onuruna yaraşır bir hayatın öznesi kılmak adına önemli ve gerekli gördüğümüz “Anayasa Değişikliği Paketi”nin milletimiz tarafından onaylanması için yürüttüğümüz “Toplu Sözleşmeye de Toplumsal Sözleşmeye de Evet” kampanyası için sarf ettiğimiz enerji ve katlandığımız maddi külfet, milletimize feda olsun. Çünkü, bunun karşılığını 12 Eylül’de milletimizin bütünü için oluşturulan “Vesayete Son, Demokrasiye Evet” tablosuyla fazlasıyla aldık.
Teşkilatlarımızın ve üyelerimizin bütününün pay ve hak sahibi olduğu bu tablo; yeni bir döneme, yeni bir zihniyete, “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.” manifestosunu yeniden idrak eden bir topluma ve devlete kapı aralayacak. Ülkemizin, vesayetten arınmış bir demokrasiye; sivil ve demokratik sosyal hukuk devletine; özgür bireylere; tarafsız ve bağımsız yargıya; darbeleri ve darbeci zihniyeti yargılama gücüne; kadınlarına, yaşlılarına, özürlülerine, şehit ve gazilerine ayrıcalık sağlama imkanına; üstünlük taslayan hukukçulardan hukukun üstünlüğüne inanmış hukuk sistemine; geniş tabanlı temsile imkan sağlayan Anayasa Mahkemesine ve HSYK’ya; kamu görevlilerinin toplu sözleşme hakkına sahip olduğu bir sendikal zemine sahip olmasına imkan sağlayacak Anayasa değişikliğinin milletimiz tarafından onaylanmasında önemli katkı sağlayan bağlı sendikalarımıza, il temsilciliklerimize, şubelerimize, ilçe temsilcilerimize, iş yeri temsilcilerimize ve üyelerimize sadece Memur-Sen’in genel başkanı olarak değil Türkiye Cumhuriyetinin vatandaşı olarak da teşekkür ediyorum. Bu teşekkürle birlikte, mümkün olan en kısa sürede ve demokratikleşme ve özgürleşme açısından daha muteber bir içerikle yeni bir Anayasa yapılması çalışmalarına bir an önce başlamayı da teklif ediyorum. Bir yandan demokrasimizi kurumsallaştıracak ve güçlendirecek yeni Anayasa çalışmalarını yürüteceğiz. Diğer yandan da, kamu görevlileri sendikacılığının kurumsallaşması ve güçlenmesi için nitel açıdan kalitemizi nicel açıdan ise üye sayımızı artırmanın gayreti içerisinde olacağız. Hedefimiz, büyük Memur-Sen ailesinin mensubu olan kamu görevlisi sayısını, 2011 yılında en az 500.000’e çıkarmaktır.
Süreçleriyle ve sonuçlarıyla Memur-Sen için ve Memur-Sen’in katkı ve çabalarıyla genelde milletimiz özelde kamu görevlileri için önemli değişimlerin, gelişmelerin ve kazanımların gerçekleştiği bir yıl yaşadık. 2010 yılında etkinlik ve verimlilik açısından bu kadar önemli sonuçlar elde etmemizin arkasında, yılın ilk aylarından itibaren yorulmak bilmek bir şekilde yürüttüğümüz çalışmalar yatıyor. Gerçektende, Ocak ayında gerçekleştirdiğimiz “Uluslararası Demokrasi Kongresi” ile milletimizin, kamu görevlilerinin demokratikleşme ve özgürleşme talep ve beklentisine tercümanlık yaparken, Şubat ayında Abant’ta Devlet Personel Başkanlığı’nın koordinesinde gerçekleştirilen “Kamu Görevlilerinin Demokratik ve Sendikal Haklar Çalıştay”ında ise kamu görevlileri sendikacılığının toplu sözleşme hakkına sahip olmasını sağlayacak sürecin startını veriyorduk. Kış mevsiminde yürüttüğümüz bu molasız çalışmalarımızın hasadına ise bahar mevsiminin girmesiyle birlikte başladık. İlk olarak, Mayıs ayında, kamu görevlilerine toplu sözleşme hakkı verilmesi başta olmak üzere ülkemizin demokratikleşmesine ve özgürleşmesine katkı sağlayacak hükümler içeren Anayasa değişikliği paketi TBMM tarafından kabul edilip halkoyuna sunulmak üzere Resmi Gazete’de yayımlandı. İkinci hasadı ise Ağustos ayında, dokuzuncusu ve sonuncusu gerçekleştirilen toplu görüşmelerin sonunda, toplu görüşme masasından toplu sözleşmeyle elde edilebilecek sonuçlar çıkararak tamamladık. “Darbeyle kirletilen 12 Eylül’ü Evetle temizleyeceğiz” diyerek, 12 Eylül 2010’da yapılan halkoylamasında milletimizle birlikte üçüncü hasadımızı yaptık.
Memur-Sen’imiz, 1995’te Mehmet Akif İnan’ın öncülüğünde başlayan sendikal mücadelesine, doğru yerde durarak, doğru zeminleri kullanarak ve doğru zamanlama yaparak devam edecek. Emasya protokolünün kaldırılmasına ve kapsamlı bir Anayasa değişikliği çalışması yapılmasına öncülük eden Uluslararası Demokrasi Kongresi gibi büyük bir organizasyonu gerçekleştiren, Abant Çalıştay’ında tek başına mücadele ederek kamu görevlilerinin toplu sözleşme hakkına sahip olmasıyla sonuçlanan süreci başlatan, Anayasa değişikliği paketine kamu görevlilerinin toplu sözleşme hakkına sahip olmasını sağlayacak hükmü yazdıran, 2010 yılı toplu görüşmelerinde toplu görüşme masasından toplu sözleşmeyle elde edilecek kazanımlar çıkaran, “Toplu Sözleşmeye de Toplumsal Sözleşmeye de Evet” kampanyasıyla 12 Eylül’de milletimizin “Vesayete Son, Demokrasiye Evet” tercihinde bulunmasında büyük pay sahibi olan Memur-Sen caiması, bütün bu sonuçları var etmek için ortaya koyduğu mücadeleyi tarihin kendisini yazması için yapmıyor olsa da, görünen ve anlaşılan o ki; tarih Memur-Sen’i ve Memur-Sen’lileri yazacak.
Sendikal mücadelesiyle, yeni bir tarih yazan bütün Memur-Sen camiasına saygılarımla …
(Memur-Sen Gazetesi’nin (Ekim 2010) 15. Sayısında yayınlanmıştır.)