Taleplerimize Başbakan Erdoğan'dan Olumlu Cevap
Sağlık-Sen Ebeler, Hemşireler ve Anneler Günü, ‘Sağlık Çalışanları Büyük Türkiye Buluşması’ Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın teşrifi, Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu'nun katılımıyla yapıldı. Programda dile getirilen taleplere Başbakan Erdoğan'dan olumlu cevap geldi. Başbakan Erdoğan, sağlık çalışanlarına bir çok müjde verdi. Lisans tamamlama konusunda Sağlık Bakanı’na talimat veren Başbakan Erdoğan, sağlık çalışanlarının 5 yıllık hizmetine 1 yıl yıpranma payı için de gerekli çalışmaların yapılmasını istedi. Başbakan, kreş isteğine de olumlu cevap verdi.
Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu'nun da katıldığı programın açılış konuşmasını yapan Memur-Sen Genel Başkan Yardımcısı ve Sağlık-Sen Genel Başkanı Metin Memiş, sağlık çalışanlarının sorunlarını ve taleplerini dile getirdi.
GÜNDOĞDU'DAN TEŞKİLATA TEŞEKKÜR
Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu ise, "Merhum Genel Başkanımız Akif İnan’ın sorumlu sendikacılık anlayışıyla halkın sağlığını korumayı da şiar edinen, millet iradesini de korumayı esas görevi sayan, dünya mazlumlarına sahip çıkmayı da insanlık ve ümmet sorumluluğu gören bu teşkilatın Genel Başkanı olduğum için Allah’a hamd ediyorum, hepinize yürekten teşekkür ediyorum" dedi.
Programda Batı'nın çifte standart uygulamalarını eleştiren Gündoğdu, "Değerli kardeşlerim, bugünlerde Batının çifte standardını ve ülkemizde de bu çiftçe standardın çarkına su taşıyan hareketleri, anlayışları görüyoruz. Bunun iyi tarafı, dün demokrasi yoktu, demokrasi arıyorduk, bugün demokrasi içerisinde mızıkçılık yapanlar var, bunları ayıklayacağız" dedi.
ESED, SİSİ VE İSRAİL'E TEPKİ
"Suriye, Mısır ve Filistin konusuna baktığımızda, Batı medeniyetinin çifte standardını görüyoruz" diyen Gündoğdu, "Kendi ülkelerinde bir balina bile karaya vurduğunda kıyameti koparanlar, katil Esed’in çocuklara bomba yağdırmasını ancak seyrediyorlar. Kendi ülkelerinde demokrasinin, insan haklarının merkeziymiş gibi hava atanlar, konu Müslümanlara gelince, Ortadoğu’ya gelince, İslam ülkelerine gelince IMF ve Birleşmiş Milletler’in çarpık demokrasisini hayata geçiriyorlar. Birleşmiş Milletlerin adına bakmadan, birleşmiş yüreklerin, mazlumların yanında yer almamız lazım. Bir tarafta El-Ezher Üniversitesi’nin rektörü ve darbeci Sisi var, diğer tarafta 2003 yılında Amerika’dan Gazze’ye gelip, masum insanları öldüren terörist İsrail devletinin komutanına 'ben sizden değilim' diyen Amerikalı Rachel var. Rachel’in Gazzeli, Filistinli çocuklara sahip çıkarken sergilediği duruşu alkışlıyor, darbecileri ve terörist İsrail'i kınıyoruz" dedi.
AİHM'İN KARARINI KABUL ETMİYORUZ
AİHM'in Kıbrıs kararını ve 17 Aralık Küresel operasyonunu eleştiren Gündoğdu, "AİHM’nin kararlarını çok iyi biliyoruz. Dün Kahramanmaraş’ta Sütçü İmam Üniversite’sinde okuyan Leyla Şahinlerin başörtüsünün yasak olmasına karar verenler, şimdi Kıbrıs’la bizi cezalandırmaya çalışıyor. AİHM'in çifte standart kararını kabul etmiyoruz. 17 Aralık küresel operasyonuyla uluslar arası güçler, İsrail Siyonizm’in varlığı ve Türkiye’deki maşalarının ortak olduğu proje aynı çifte standardın sonucudur. Dün KPSS soru hırsızlığı dolayısıyla sağımızdaki konfederasyon 'hırsız var' diye bağırıyordu. Medya ise bir camiayı topyekün hırsız ilan ediyordu. O günlerde biz hırsız kimse üzerine gidilsin, topyekün bir camia hırsız ilan edilemez, bir kesime kızgınlığınız bizi adaletten alıkoymasın hükmü ve masumiyet karinesi dolayısıyla iddianın üzerine gidilmesini istiyorsak bugün de aynı iddianın sahibiyiz. Şimdi bakıyoruz küresel operasyonun Türkiye’deki oyuncuları ve aktörleri ile bunları hırsız ilan eden o konfederasyon, bütün camiayı hırsız ilan ediyor. Türkiye’nin meşhur yazarlarından birisi Pensilvanya’daki zata “Hocam sizin beddua ettiğinizi söylüyorlar” ne dersiniz diye soru sorduğunda, Pensilvanya’daki zatta cevaben “Kim diyorsa Allah belasını versin” diyor. Biz ise yolsuzluk iftiralarıyla bu millete kara çalmalara karşı bu hırsızlığı kim yaptıysa, millet iradesini kim çaldıysa “Allah belasını versin” diyoruz" diye konuştu.
CÜBBELİ SİYASETİN KARŞISINDAYIZ
Konuşmasında AYM ve TBB Başkanına tepki gösteren Gündoğdu, "Anayasa Mahkemesi önce bireysel başvuru hakkıyla vatandaşlarının hakkını gözetmesi gerekiyorken, Türkiye’yi dikkate almayan bir şirketin hakkını gözetiyorsa iki kere iki ne zaman dört edecek diye soruyorum. Türkiye’nin en önemli sorunlarından birisi de, bir dönem demokrat olanların son nefeslerini demokrat olarak vermeyi başaramamalarıdır. Bunu eski Yargıtay başkanında gördük. Şimdi bunu başkasında görüyoruz. Kılıç'ın AYM’nin açılışındaki konuşmasıyla Türkiye’nin muhalefet boşluğu doldurulmuştur. Kuvvetler ayrılığı ilkesi iflas etmiştir. Bizim için en önemlisi ise, misafir ağırlama adabı ayaklar altına alınmıştır. Danıştay’ın açılışında cübbeli siyaseti gördük. Danıştay’ın açılışındaki kürsü, hukuk kürsüsü mü yoksa siyaset kürsüsü mü diye sormadan edemiyorum. Burada ana muhalefetin ve yavru muhalefetin bu çıkıştan daha fazla alınması lazımdı. Bu da iktidarın şansı diye düşünüyorum. Onun için bu tür açılıştaki konuşmalar oradaki herkese açık olmalı ya da yargı mensuplarının kendi arasında yaptığı bir tören olmalıdır. Danıştay’ı da cübbeli siyasetiyle değil, Türk milleti adına verdiği kararlarla hatırlamalıyız" dedi.
1 MAYIS'TA KARDEŞLİĞİMİZİ HAYKIRDIK
"1 Mayıs, bizim alanımızdaki çifte standardın en büyük örneğidir" diyen Gündoğdu, "1991’den 2007 yılına kadar KESK’in ve DİSK’in neden hiç Taksim ısrarı yok sorusunu sormak lazım. 2007 yılında Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesine denk gelmesinin tesadüf olmadığını görmek lazım. Bundan 4 yıl önce Taksim kutlamalara kapalıydı. Dünya görüşü farklı 6 konfederasyon bir araya gelerek, 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlamaya karar aldık. Türk-İş Genel Başkanının başkanlığında bir araya geldik. Ama DİSK ve KESK'in birlikteliğe zarar veren yaklaşımlarıyla o gün orada Türk-İş Başkanına söz hakkı verilmedi, kürsü işgal edildi. Memur-Sen Genel Sekreteri darp edildi. Buna rağmen ikinci yıl yeniden 5 konfederasyon 1 Mayıs'ı kutladık, yine benzeri olaylar oldu. KESK ve DİSK emeğe ve dayanışmaya aykırı davranışlarda bulundu. Geçen yıl bir araya geldik birlikte kutlayalım, ‘Taksim olsun’ dedik. 1 Mayıs’ı birlikte kutlamayı, bildiriyi ise ayrı ayrı yapmayı kararlaştırdık. Biz toplantıya başladıktan sonra DİSK bireysel olarak Taksim’de kutlama yapacağını duyurdu. Türk-İş’e de KESK’ten resmi bir yazı geldi. Yazıda ‘ITUC Uluslararası Sendikalar Birliği Genel Sekreteri Taksim’de 1 Mayıs kutlamalarına katılacağı için ITUC üyesi olamayan Memur-Sen ve Kamu-Sen üyeleri katılmasın’ diyor. Bu davranış emek hareketiyle örtüşmeyen gayri ahlaki bir tutumdur. Diyarbakır’a niçin gittiğimiz soranlar var. Neden Diyarbakır? Bu soru yanlış bir soru. Onlara soruyorum: “Siz İTUC Sekreterinden emir almayı kendinize nasıl yakıştırıyorsunuz?” Hangi meydan olursa olsun emekçilerin taleplerini haykırmamız gerekirken, meydan fetişizmi ile emekçilerin sorunlarının çözülmediğini görmüyor musunuz? Diyarbakır’a niçin gittik? Çanakkale’ye niçin gittiysek… Çanakkale’ye niçin gittik, 77 milyonun Çanakkale ruhunu genişletmek için. Diyarbakır’a niçin gittik? Kardeşliğimizi haykırmak için" dedi.
YENİ ANAYASA İSTİYORUZ
Konuşmasında Yeni bir Anayasa talep eden Gündoğdu, "Memur-Sen olarak biz her türlü paralel yapıya ve yargı vesayetine karşıyız. Son demokratikleşme paketiyle en az yüzde 70’in öteki değil beriki olduğu güzel tablo ile karşı karşıyayız. Bütün vatandaşları eşit kabul eden, çağdaş devlete geçiş için acilen Yeni bir Anayasa istiyoruz" diye konuştu.
GÜNDOĞDU'DAN GENÇ MEMUR-SEN VURGUSU
Programda gençliğin sorunlarına da kısaca değinen Gündoğdu, "Artık gençliğin alkol kullanıp kullanmadığını değil, çağın Müslüman’ını konuşmamız, Genç Memur-Sen’in faaliyetlerini hayata geçirmemiz lazım" dedi.
BAŞBAKAN ERDOĞAN'A SESLENİŞ
Konuşmasında programa katılan Başbakan Erdoğan'a seslenen Gündoğdu, "Sayın Başbakan’ım 'Memur-Sen Türkiye Buluşmamız’da KPDK’daki taleplerimizi haykırmıştık. Siz de ÇSGB Bakanına talimat vererek bu konuları çalışın demiştiniz. Yoğun seçim atmosferinden geçtiniz. Sayın Başbakanım, sizin çalışın dediğiniz disiplin affı, 30 yıllık sürenin 35 yıla çıkması, 1 derece, üniversiteli işçiler, 4C’lilere kadro, akademisyenlerin beklediği zam, vekil ebe ve hemşirelerin kadroya geçirilmesi gibi konular yeni bir talimatınızı bekliyor. Sağlıkta dönüşüm tamam. Şimdi bölüşüm vakti. Yıpranma payı ve ek ödeme taleplerimiz dikkate alınmalı" diye konuştu.
TALEPLERE OLUMLU CEVAP BAŞBAKAN ERDOĞAN'DAN
Genel Başkan Gündoğdu'nun taleplerini dinleyip not alan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, kürsüye çıktığında sağlık çalışanlarına bir çok müjde verdi. Lisans tamamlama konusunda Sağlık Bakanı’na talimat veren Başbakan Erdoğan, sağlık çalışanlarının 5 yıllık hizmetine 1 yıl yıpranma payı için de gerekli çalışmaların yapılmasını istedi. Başbakan, kreş isteğine de olumlu cevap verdi.
Erdoğan, burada yaptığı konuşmada, Dünya Hemşireler Günü'nde Ankara'ya gelen ebe ve hemşirelerle birlikte olmaktan büyük bir memnuniyet duyduğunu ifade etti. Organizasyonu yapanlara da teşekkür eden Erdoğan, 12 Mayıs'ta kutlanan Dünya Hemşireler Günü'nün başta hemşire ve ebeler olmak üzere sağlık sektörüne hayırlar getirmesini diledi.
Görevi başındaki ebe ve hemşirelere de selamlarını ileten Başbakan Erdoğan, "İnsan hayatı için hayat kurtarmak için hastalıklara şifa bulmak için mücadele eden her kim varsa bilinmelidir ki o kişi kutsal bir görevi ifa ediyor. Onun için sizlerin yeri, konumu çok farklı. Sizler sadece birikiminizle, eğitiminizle, becerilerinizle değil, insanlara açtığınız gönlünüzle yüzlerinizdeki o tebessümle kutsal bir görevi, insana ait en güzel mesleği icra ediyorsunuz. Ne büyük zorluklar yaşadığınızı çok iyi biliyoruz. Ulaşılmazlara ulaştığınızı, uzak demeden, ücra demeden ihtiyacı olanlara nasıl el uzattığınızı çok iyi biliyoruz" dedi.
Hemşirelik mesleğinin kendine özgü kanunu bulunan bir meslek olduğunu anımsatan Başbakan Erdoğan, kendilerinin 2007 yılında bu kanunu incelediklerini, lisansüstü eğitim alan hemşirelere uzman hemşirelik yolunu açtıklarını, cinsiyet ayrımını kaldırarak erkeklerin de hemşire olabilmesini sağladıklarını söyledi. 2010 yılında Hemşirelik Yönetmeliğini yayımladıklarını anlatan Erdoğan, böylece hemşirelerin görev, yetki ve sorumluluklarının daha net bir şekilde belirlenmesini sağladıklarını belirterek, "İnşallah önümüzdeki dönemde bu konudaki çalışmalarımızı sürdürecek, sizlerin daha iyi şartlarda çalışmanızı temin edecek adımları atmaya devam edeceğiz" diye konuştu.
İki yıllık önlisans eğitiminden sonra eğitim süresini 4 yıla tamamlayanlarla ilgili bir sıkıntının gündeme getirildiğini anımsatan Başbakan Erdoğan, "Ben şu anda bakanıma talimatı veriyorum, bakanımın ve bizim görevimiz olacak. İnşallah bununla ilgili yasal değişiklik neyse bunu süratle yaparak bunun önünü inşallah açacağız ve bunun zaten mantığı yok, bunu tamamlamak suretiyle de bu kardeşlerimizin 4 yıla tamamlamasını inşallah sağlayacağız" dedi.
"Sizin verdiğiniz hizmetin bedeli olmaz"
Kanuni Sultan Süleyman'ın "Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi, olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi" sözünü anımsatan Başbakan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü.
"Düşünebiliyor musunuz, Devlet-i Ali Osmaniyye, o kadar güçlü bir devlet ve o güçlü bir devletin bedeli ne, bir nefes sıhhat. Sağlıklı bir nefes ondan daha değerli bu kadar önemli bu iş. Bu hiçbir şeyle değişilmez. Onun için değerli kardeşlerim, öyle bir adım atalım ki dedik, bu ülkede inşallah bunların önünü açalım. Şunu çok açık, net, bir Başbakanınız olarak değil, bir kardeşiniz olarak söylüyorum, sizin verdiğiniz hizmetin bedeli olmaz. Bunu bir defa biliniz, verdiğiniz hizmet bu kadar önemli, değerli. Sizinki bir aşktır çünkü bu iş öyle kolay kolay yapılmaz. Ama bir sevdanız olunca yapılır. İşte az önce ekranda onu da gördük. Ben burada, onu da görüyorum kardeşimin halini. Biliyorum ki onun da bu işte farklı bir heyecanı, farklı bir aşkı var."
"Dört alandaki meselelerin üzerine kararlılıkla eğildik, çözümler ürettik"
Türkiye'yi eğitim, sağlık, adalet ve emniyet temeli üzerinde yükseltme sözü verdiklerini vurgulayan ve bu alanlarda yoğun yatırım yaptıklarını anlatan Başbakan Erdoğan, son 12 yılda bu dört temel alanda çok önemli eserler kazandırdıklarını kaydetti.
10 milyon tablet bilgisayar ihalesi ile tüm okullara etkileşimli tahta ihalesine hazırlandıklarını aktaran Başbakan Erdoğan, artık öğrencilerin tablet bilgisayarla okuluna gidip geleceğini dile getirdi. Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
"İnşallah önümüzdeki 3 yıl içerisinde bunları bitirmenin gayreti içerisinde olacağız. Bilemediniz 4 yıl. Çünkü Türkiye, modern dünyanın yakaladığı hangi imkanlar varsa hepsini yakalayacak. Şunu çok iyi biliyorum ki bu alanlarda gerçekleştirdiğimiz değişim ve dönüşüm hamleleri, yapılan reformlar, sessiz devrimler sayesinde bizler hem hükümet olarak hem de kişisel olarak halkımızın, insanımızın hayır dualarını alıyoruz. Bunların her biri son derece hayati olan, insanımızı son derece yakından ilgilendiren ve hayatını doğrudan doğruya etkileyen alanlar. Bir hükümet bu alanlarda iş üretmiyor, halkın isteklerini karşılamıyorsa, insanımızın taleplerine, ihtiyaçlarına cevap vermiyorsa inanın o hükümetin uzun yıllar görevde kalmasının imkanı yoktur, olamaz. Bizler bunu çok iyi biliyoruz. Göreve geldiğimiz andan itibaren de bu şuurla çalıştık, bu anlayışla görev yaptık, insanımız için her türlü fedakarlığı bir görev telakki ettik. Bu dört alandaki meselelerin, sorunların üzerine kararlılıkla eğildik, çözümler ürettik.
Şunu çok iyi biliyoruz, sağlık hizmeti demek sadece hastane yapmak değildir. Bunu kabul ediyorum. Sağlık hizmeti demek sadece ambulansları, cihazları hizmete almak değildir. Sağlıkta da asıl olan doktoruyla, hemşiresiyle, eczacısıyla, teknisyeniyle insandır yani sizsiniz. Sadece yapıya, sadece araca, cihaza yatırım yapmak hizmetin kalitesini yükseltmez. İşte onun için 12 yıl boyunca altyapı kadar insan kaynağımıza da önemli yatırım yaptık."
SAĞLIK ÇALIŞANLARININ YIPRANMASI
Programda yıpranma payına ilişkin talepleri anımsatan Erdoğan, konuya ilişkin çalışma yaptıracağını bildirdi. Erdoğan, ne kadar yıpranma payı istendiğini sorduğunu ve kendisine "5 yıla 1 yıl" yanıtının verildiğini dile getirerek, "Ben de arkadaşlarıma talimatı vereceğim. 5 yıl hizmeti olanın bir yıl yıpranma payı olacak. Mehmet bey (Sağlık Bakanı), bunu da Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımız ile birlikte el ele yürütüyoruz. Bir an önce inşallah, zannediyorum Meclis'in kapanışına kadar bu yetişmeyebilir, ama yeni yasama yılına bu yetiştirilir. Şimdiden ön hazırlıklarının yapılması lazım" diye konuştu.
KREŞ TALİMATI
Başbakan Erdoğan, ''Başhemşiremiz kreşlerden bahsetti. Tabii şimdi kreşlerden bahsederken benim sorumluluğum haklı olarak, kendilerinin haklı bir talebiydi, o da arttı. Çünkü hem 3 çocuk diyeceksin hem de kreşler yok. Bu olmaz tabii. Yani bununla ilgili olarak da yine bakanımıza talimatı veriyoruz. Dolayısıyla bütün projelerde ve şu andaki mevcutlarda da bu kreş çalışmalarını inşallah hızlandırarak bunların da adımlarını atmamız şart. Bu bizim için ayrı bir görev. Bu uyarınızdan dolayı da teşekkür ediyorum'' diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, programda ayrıca "yılın annesi" seçilen Ayşe Topçu Aslan ve "yılın ebesi" seçilen Keziban Bozdemir'e hediyelerini verdi.
Başbakan Erdoğan'a da Ayet-el Kürsi işlemeli bir tablo takdim edildi.
Sağlık-Sen Ebeler, Hemşireler ve Anneler Günü, ‘Sağlık Çalışanları Büyük Türkiye Buluşması’na Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Sağlık Bakanlığı Bakan Yardımcısı Agah Kafkas, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Bakan Yardımcısı Halil Etyemez, Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, Sağlık-Sen Onursal Başkanı, Ak Parti Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Kaçar, Ak Parti Manisa Milletvekili Muzaffer Yurttaş, Ak Parti Adıyaman Milletvekili Murtaza Yetiş, Devlet Personel Başkanı Mehmet Ali Kumbuzoğlu. Memur-Sen Genel Başkan Vekili ve Toç-Bir-Sen Genel Başkanı Günay Kaya, Memur-Sen Genel Başkan Yardımcıları Mehmet Emin Esen, Ekrem Yavuz, Bem-Bir-Sen Genel Başkanı Mürsel Turbay, Birlik Haber-Sen Genel Başkanı Gürbüz İnaltekin, Bayındır Memur-Sen Genel Başkanı Abdulhadi Karasapan, Ulaştırma Memur-Sen Genel Başkanı Can Cankesen, Kültür Memur-Sen Genel Başkanı Mecit Erdoğan Genç Memur-Sen Genel Başkanı Eyüp Beyhan'ın yanı sıra çok sayıda davetli katıldı.
MEMİŞ, SAĞLIK ÇALIŞANLARININ TALEPLERİNİ DİLE GETİRDİ
Programda konuşan Memur-Sen Genel Başkan Yardımcısı ve Sağlık-Sen Genel Başkanı Metin Memiş, Başbakan Erdoğan’dan sağlık çalışanlarına yıpranma payı, ek ödemelerin emekliliğe yansıtılması ve sözleşmelilere kadro verilmesi gibi taleplerini iletti.
Sağlık-Sen’in hizmet sendikacılığı anlayışıyla milleti temsil eden, aldanmayan ve aldatmayan bir sendikacılığın mücadelesini verdiğini ifade eden Sağlık-Sen Genel Başkanı Metin Memiş, demokrasi sınavları ve vesayetin deşifre edilmesi süreçlerine bakıldığında bunun açıkça görüleceğini söyledi.
Yaklaşık 30 yıldır devam eden ve Türkiye’nin başına bela olan terörün sonlandırılması ve çözüm sürecini il il gezerek Memur-Sen ve Sağlık-Sen teşkilatına anlattıklarını belirten Sağlık-Sen Genel Başkanı Metin Memiş, çözüm sürecinin aynı kararlılıkla devam etmesini ve Türkiye’nin bölgesinde ve dünyada lider ülke idealine Sağlık-Sen ailesi olarak sonuna kadar destek vereceklerini söyledi. Türkiye’nin demokratikleşme yolunda attığı adımlardan olan ve Türkiye tarihinde kara bir leke olarak yer alan başörtüsü yasağının tarihin karanlık dehlizlerinde yerini aldığını ifade eden Genel Başkan Metin Memiş, Memur-Sen teşkilatının topladığı 12.3 milyon imza ile bu sürecin en büyük destekçisi olduğunu belirtti.
MEMİŞ: EMEK ve EKMEK DÜŞMANLARININ KARŞISINDA OLDUK
Güçlü bir Türkiye istemeyen iç ve küresel aktörlerin Gezi eylemleri, 17 ve 25 Aralık operasyonları ve son olarak 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Bayramı’nı Taksim Meydanı’nda kutlama planları yaparak yeni bir kaos ortama yaratmaya çalıştıklarını ifade eden Sağlık-Sen Genel Başkanı Metin Memiş “Malum konfederasyon ve sendikalar 2010 ve 2011 yıllarında Taksim’de gerçekleştirilen 1 Mayıs’ın bayram havası içinde kutlandığını söylüyorlar. Oysa ki o gün Taksim’de yapılan kutlamada, karşı mahallenin ideolojik hesaplaşmaları sahneye yansıdı ve çıkan olaylarda Onursal Genel Başkanımız, Ak Parti Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Kaçar’ın kolu kırıldı. Bir sonraki yıl ise, bizim bütün iyi niyetimize rağmen, karşı mahalle rol çalma, tribünlere oynama derdine düştü. Biz bir kez daha anladık ki bunların derdi emek ve ekmek mücadelesi değil. Bunun üzerine Memur-Sen ailesi olarak 1 Mayıs’ın bayram gibi nasıl kutlanacağını ve hak arama mücadelesinin nasıl verildiğini ilk olarak 2012 yılında Hak-İş’le birlikte Tandoğan’da, 2013’de Çanakkale’de ve bu yıl ise Diyarbakır’da gösterdik” dedi.
Bu ülkenin içinde ve dışındaki her türlü paralel ve dikey yapılanmaya karşı olduklarını ifade eden Genel Başkan Memiş, Sağlık-Sen teşkilatı olarak yargı vesayetine, medya vesayetine, paralel vesayete ve küresel vesayete karşı durarak her zaman millet iradesinin yanında olacaklarını belirtti.
EBE ve HEMŞİRELERİMİZ VAR GÜÇLERİ İLE HİZMET ETMEYE DEVAM EDİYORLAR
12 yıldır Türkiye’de sağlık alanında önemli değişimler yaşandığını ve bu süreçte hasta memnuniyetinin yüzde 39’lardan yüzde 76’lara çıkığını ifade eden Sağlık-Sen Genel Başkanı Metin Memiş, sağlıkta dönüşümün başarıya ulaşmasında ebe ve hemşirelerin önemli payı olduğunu ifade etti.
Tükiye’de ebe ve hemşirelerin Avrupa’daki meslektaşlarına oranla 3 kat fazla çalıştığını ifade eden Genel Başkan Memiş, ayda ortalama 8 gün nöbet tutan, zaman zaman şiddete maruz kalan, yoğun iş temposundan dolayı ailelerinden ve sosyal yaşamlarından uzak kalan ebe ve hemşirelerin tüm bu olumsuzluklara rağmen millete hizmet etme noktasında var güçleri ile mücadele etmeye devam ettiklerini kaydetti.
YIPRANMA PAYI, EK ÖDEME GİBİ TALEPLER KARŞILIĞINI BULMALI
Sağlık çalışanlarının hizmet sunumlarında önemli oranda tükenmişlik yaşadıklarını belirten Sağlık-Sen Genel Başkanı Metin Memiş “Bir kaza oluyor, olay yerine sağlık çalışanı, gazeteci, itfaiyeci, jandarma ve polis geliyor. Bu meslek gruplarından sağlık çalışanı hariç hepsi yıpranma payı alıyor ancak 7/24 hizmet veren sağlık çalışanı bu haktan yararlanamıyor. Sağlık çalışanları sizden yıpranma payı noktasında destek bekliyor” dedi.
Sağlık çalışanlarının döner sermaye kaynağından ek ödeme aldıkları gerekesiyle, çifte vergi vermek zorunda kaldığını ifade eden bu vergi mağduriyetinin giderilmesi ve sağlık çalışanlarının gelecek kaygısı duymamaları için ek ödemelerinin emekliliğe yansıtılmasını istedi.
Sağlık-Sen olarak eğitimi önemseyen bir sendika olduklarını ve bu kapsamda 5 bin sağlık çalışanının sağlık yönetimi konusunda yüksek lisans yapmasına öncülük ettiklerini belirten Memiş, bu kapsamın dışında kalan 100 bin sağlık çalışanının lisans tamamlamasına ilişkin de başbakan Erdoğan’dan destek beklediklerini ifade etti.
Başbakan Erdoğan’ın kamuda görevli 200 bini aşkın sözleşmelinin kadro sözünü Memur-Sen Genel Kurulu’nda verdiğini ifade eden Memiş, “Sağlık hizmetlerinde görev yapan 660 vekil ebe hemşire, 3 bin civarında kamu personeli olmayan aile sağlığı merkezi çalışanı ve görevde yükselme sınavını kazanan ancak yeterli kadro olmadığı için ataması yapılmayan 2351 kişiye ve 4/C’lilere de kadro verilmesini talep ediyoruz” dedi.