Reaktif Değil, Proaktif Sendikacılık
“Bu, erdemliler hareketinin öyküsüdür” diye çıktık yola. Bu yolda, Mehmet Akif İnan sendikacılığının ilkeleri etrafında kenetlenip tek yürek olan 175 bin Sağlık ve Sosyal Hizmet Çalışanıyla, bir başarı hikâyesi yazdık. Sağlık ve Sosyal Hizmet çalışanlarının haklı hak ve taleplerinin mücadelesi çerçevesinde hedeflerimizi birer birer gerçekleştirmenin haklı gururunu yaşıyoruz.
İdeolojik sendikacılık sarmalında sorunları çözülmeyen, talepleri ötelenen sendikacılık yerine düşünen, çalışan üreten bir sendikal anlayışla çalışanların sesi, sözü olduk, onların tek adresi olarak imrenilen ve örnek alınan bir sendika haline geldik. Bu sevdamız da, fikir ve aksiyon adamı konfederasyonumuz kurucu genel başkanı merhum Mehmet Akif İnan ağabeyimizin “Umut Gazeli”’ndeki “Türkümüz dünyayı kardeş bilendir/ Gökleri insanın ortak tarlası” mısralarının ilhamı vardır. Yine “Yol” şiirindeki, “Bütün akımların ovası kalbim” dediği mısraların ilhamı vardır. Bizim yolculuğumuz milletine ve üyelerine böylesine derin ve engin bağlarla başladı. Tek vücut haline gelen erdemli yüreklerle başladı. En zor zamanlarda bile, zihninin derinliklerinde “büyük düşünme ve iddia sahibi olma” arzusunu yaşatan Sağlık-Sen fedakâr teşkilatları ve üyeleriyle bunu başardı.
Sendikal mücadele içinde karşılaştığımız ve birebir yaşadığımız zorlu süreçlerde önümüze çıkan karamsar tablolarda bile, umudumuzu hiç kaybetmedik. Tam aksine umut aşıladık. Bu ağır süreçleri üyelerimizden aldığımız güç ve destekle aşacağımızı ve yeni bir başlangıç yapabileceğimizi vurguladık. Sorunlarımızın çözümü noktasında hedefler koyduk, bu hedefleri ulaşılmaz bulanlar oldu. Ama biz, kendi gücümüzü biliyorduk. Üyelerimizin gücünü biliyorduk. Çalışma hayatı içinde, Sağlık-Sen’in neler yapabileceğini bir kez daha gösterdik. 008–2012 yılları arasında üye sayımızı yüzde 300 oranında artırdık. Sendikamızı Türkiye’nin genel yetkili sendikası yaptık. Bunu elbette ki, teşkilatlarımızın ve üyelerimizin büyük gayretiyle başardık. Hem biz büyüdük, güçlendik, hem de Memur-Sen Konfederasyonumuzun büyüyüp güçlenmesine katkı sağladık.
Ama bu büyük başarının iki sütun üzerinde yükseldiğini unutmadık. Birincisi, teşkilatlarımızın ve üyelerimizin inancı ve becerisiydi. İkincisi ise, Sağlık-Sen’imizin ve Konfederasyonumuzun son derece önem verdiği kurumsal kimliğiydi. Bu iki sütundan biri eksik olsaydı bu başarı yakalanamazdı. Bu dönemde bizlere her zaman destek olan Sağlık-Sen ailesinin tüm fertlerine canı gönülden teşekkür ediyorum.
Memur sendikacılığı olarak Sağlık ve Sosyal Hizmet Çalışanları Hizmet Kolumuzda birlikten doğan gücü meydana getirdik. Bir ve beraber olduğumuz için sesimiz daha gür çıktı, daha net duyuldu. Sağlık ve sosyal hizmet çalışanlarımızın sorunlarının çözüm süreçlerinde belirleyici olamayan, çözüm yerine slogan üreten ‘reaktif’ bir yapıda değil, her zaman sürece hakim, yöneten, mevcut şartları iyileştirmek adına inisiyatif alan, sorgulayan, çözüm üreten, belirleyen, özgüveni yüksek ‘proaktif’ bir yapıda olduk; uzun vadeli çözümlere odaklandık; Sağlık ve sosyal hizmet çalışanlarımızın sorunlarının çözüme kavuşturulmasında yalnızca bugününü değil, geleceğini hedefledik.
İşte bu sayede Sağlık-Sen, her farklı düşüncenin, her farklı anlayışın kendisini temsil etme imkânı bulduğu, Türkiye’nin sağlık ve sosyal hizmet çalışanları sendikacılığında en büyük çatı örgütü oldu. Bu bakımdan vizyoner örgütlü gücün, çalışma hayatına neler katacağının belki de dünyadaki en güzel örneği Sağlık-Sen’dir.
Bir başka açıdan, hizmet kolumuz olan sağlık alanında sistemden kaynaklanan sorunlardan, sağlık ve sosyal hizmet çalışanlarının sorunlarına her alanda gündemi belirlerken, diğer yandan da Memur-Sen Konfederasyonumuz öncülüğünde üstlendiğimiz toplumsal misyon ve aldığımız inisiyatifle de toplumsal yapıyı güçlendiren bir kaldıraç olarak, Türkiye’de demokrasinin ve istikrarın da güvencesi olduk.
“Başarı bir yolculuktur, bir varış noktası değil.” der, ünlü yazar Ben Sweetland. Evet, biz, başarıyı bir yolculuk olarak bildik ama hiçbir zaman varış noktası olarak görmedik. 175 bin sağlık ve sosyal hizmet çalışanının verdiği güçle yetkisini etkin kılan Sağlık-Sen, yalnızca üyelerinin değil, 400 bin sağlık ve sosyal hizmet çalışanının da etkili ve yetkili sözcüsü olarak, hak ve talepler noktasında “karşılaşılan her bir engel, kararlılığımızı daha da güçlendirir” düşüncesi ve bilinciyle mücadelesini vermeye devam edecektir.
Bu manada, toplu sözleşme görüşmelerinde elde ettiğimiz kazanımların yanı sıra hali hazırda 9 yıldır devam eden ‘Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın olmazsa olmazları ve en güçlü paydaşları olan sağlık ve sosyal hizmet çalışanları, bu paydaşlıkta sosyal, mali ve özlük hakları açısından güçlendirilmelidir. Sağlık ve sosyal hizmet çalışanlarının hak ettikleri iş koşullarının iyileştirilmesi ve yaşam standartlarının yükseltilmesi konusunda da paydaş edilmelerinin sağlanması mücadelesi, en büyük vazifelerimizden biri olarak önümüzde durmaktadır.
Bu sebeple, sağlık sistemimizde sürdürülen ‘Sağlıkta Dönüşüm’ programı ve projesiyle ülkemiz sağlık alanında uzun zamandır yeni bir değişim ve dönüşüm süreci yaşamaktadır. Sağlık Bakanlığımız sağlıkta dönüşüm programının hayata geçirilmesi ve sürdürülebilmesindeki en önemli aktörlerin hekiminden, hemşiresine, teknisyeninden bakıcısına tüm sağlık çalışanları olduğunu iyi algılaması gerekmektedir. Çalışanlar, dönüşümde üstlendikleri rolün bilincindedirler ve fedakârca görev yapmaktadırlar. Uygulayıcılar da, bu fedakârca çalışmanın getirdiği başarının hakkını ve paydaş olmanın gereğini çalışanlara yönelik atılacak adımlarla yerine getirmelidirler. Sağlık-Sen olarak bu yöndeki tavrımızı ve ısrarlı taleplerimizi bundan sonra da sürdüreceğimiz bilinmelidir.
Bu süreçte, çalışanların başarısı görmezlikten, sesleri duymazlıktan gelinemez. Böyle bir tutum, dönüşümün sekteye uğratılması ve çalışanların mağdur edilmesi olacaktır. Çalışanları ve emeğini yok sayan bir anlayışın ise, asla ve asla kazananı olmaz.
25–26 Ağustos 2012 tarihleri arasında gerçekleştirdiğimiz sendikamızın Olağanüstü Genel Kurulu’nun tekrar Sağlık-Sen ailesine hayırlı olmasını diliyor, kaybedenin olmadığı, kazananın ise Sağlık-Sen’in olduğu bilinci içinde, tek ses tek yürek olarak belirlediğimiz hedefler doğrultusunda sendikal mücadelemize kaldığımız yerden devam edeceğimizi ifade ediyor, saygı ve sevgilerimi sunuyorum.