Perşembe Söyleşileri’nde “Osmanlıca” Konuşuldu
Memur-Sen Konfederasyonu gençlik teşkilatı Genç Memur-Sen tarafından organize edilen “Perşembe Söyleşileri”nin konuğu Başbakanlık Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Araştırma Merkezi Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ali Beyhan oldu.
Memur-Sen Genel Merkezi Mehmet Akif İnan Konferans salonunda gerçekleştirilen programın açılış konuşmasını yapan Eğitim-Bir-Sen Genel Başkanvekili Ahmet Özer, 19. Milli Eğitim Şurası’nda alınan kararlara ilişkin açıklamalarda bulunarak, “Şûrada karma eğitim mecburiyeti terk edilmelidir önerisini sunduk. Bunun kalkmasını istiyoruz. Otelcilik ve Turizm Meslek Liseleri’nde verilen alkol servisi dersinin kaldırılmasını istedik. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi’nin 1, 2 ve 3. sınıflarda da verilmesini mevcut Anayasa’nın 24. maddesine dayandırarak, şûrada önerdik” dedi.
OSMANLICA ÖĞRENİLMELİ, ÖĞRETİLMELİ
Özer, Osmanlıca dersinin önemine de dikkat çekerek, “Osmanlı Türkçesi dersinin tüm liselerde zorunlu olması önerisi, Eğitim-Bir-Sen’in desteği ve önerge lehine konuşmalarıyla komisyondan oy çokluğu ile geçti. Şûra genel kurulunda tüm liselerde zorunlu olmaması yönünde verilen ek önerge ile Anadolu İmam Hatip Liseleri ve Sosyal Bilimler Liselerinde zorunlu, diğerler liselerde ise seçmeli ders olacak şekilde esnetildi. Bu kararları önemsiyoruz. Tarihimizi daha iyi anlamak için Osmanlıca, öğrenilmeli ve öğretilmeli” diye konuştu.
“EN ZENGİN ESERLER OSMANLICA KALEME ALINDI”
Daha sonra kürsüye çıkan Başbakanlık Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Araştırma Merkezi Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ali Beyhan, Osmanlıcanın önemi anlatan bir sunum gerçekleştirdi. Beyhan, “Süleymaniye Kütüphanesinde 100 bin civarında yazma eser var, dünyanın en zengin yazma eser koleksiyonuna sahiptir. Bu yazma eserlere ancak Osmanlıca dediğimiz dille ulaşılabilir” dedi. Osmanlıcanın geçmişteki olayların öğrenilmesi için tarihin kaynak dili olduğunu söyleyen Beyhan, geçmişte üniversitelerin ve tarih bölümü sayısının çok az olduğunu, kaynak dili eğitiminin de bu yüzden çok güçlü olmadığını dile getirdi.
İDEOLOJİK YAKLAŞIMLAR
Osmanlıcayla ilgili tartışmalarda “Akademi dünyasında evet, Osmanlıcanın öğretilmesine karşı değilim ama...” diye başlayan tartışmaların bulunduğuna işaret eden Beyhan, şunları belirtti: “Pek çoğu senelerce üniversitelerde ders vermiş, tarih alanında pek çok insan yetiştirmiş dolayısıyla arşivlerin tozunu yutmuş yine de ‘ama’ diye başlıyor. Bu tartışmalarda hakikaten ayakları yere basmayan, yanlış düşünceler, tezler de vardır. Bir kısmı kasıtlı, ideolojiktir bir kısmı da cehaletten kaynaklanmaktadır. Cehaletten kaynaklananlar bir dereceye kadar hazmedilebilir. Dolayısıyla makul karşılanabilir ama ideolojik tartışmaların aslında Osmanlıca tartışmasında yeri olmaması gerekir.”
“YAZMA ESERLERE ANCAK OSMANLICAYLA ULAŞILABİLİR”
Akademik hayatında öğrencilere Osmanlıca dersleri verdiğini ve Osmanlıcanın farklı bir lisan olduğunu kaydeden Beyhan, “Osmanlıca Türkçe, Arapça ve Farsçanın karışımından meydana geliyor ve bu dillerden beslenen bir lisandır” ifadesini kullandı.
Beyhan, “Tüm Türkiye için söylemiyorum ama Süleymaniye Kütüphanesinde uzun süre çalıştığım için biliyorum. 100 bin civarında yazma eser var. Dünyanın en zengin yazma eser koleksiyonuna sahiptir. Bu yazma eserlere ancak 'Osmanlıca' diliyle ulaşılabilir” dedi.
“OSMANLICA HERKESİN İSTİFADE ETTİĞİ LİSANDIR”
Osmanlıca tartışmalarıyla ilgili ayaklara yere basmayan argümanlar olduğunu ve bazılarının Osmanlıcanın eskiden “saray dili” olarak kabul edildiğini ifade ettiğini söyleyen Beyhan, “Osmanlıca, devletin kuruluşundan itibaren yıkılışına kadar kullandığı bir dildir. Ne sadece saraya hitap ediyor ne sadece elit bir tabakaya hitap ediyordu, Osmanlıca herkesin istifade ettiği bir lisandır” değerlendirmesinde bulundu. Beyhan, “Osmanlıca'nın zor öğrenildiği” yönündeki eleştirilerle ilgili de zor öğrenilmediğini, zorluğun bahane olduğunu dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Osmanlıca olmadan felsefe yapılamaz” sözlerini hatırlatan Beyhan, “Yerden göğe kadar haklı. Daha düne kadar YÖK Başkanlığı yapan Kemal Gürüz, doktorası meşkuk, doçentliği meşkuk, Meşkuk neydi şüpheli. Bu YÖK Başkanının ifadesini size aktarayım: ‘Türkçe bir ilim dili olmaz’ demişti. Niye? Yetersiz. Dil, nasıl gelişir? Dil, bilgi üretmekle gelişir” diye konuştu.