MEMİŞ: TAŞERON İŞÇİLİK SORUNU KADRO VE SENDİKAL ÖRGÜTLENMEYLE ÇÖZÜLEBİLİR
Memur-Sen Genel Başkan Yardımcısı ve Sağlık-Sen Genel Başkanı Metin Memiş, taşeron işçi sorunun kadro ve sendikal örgütlenmeyle çözülebileceğini söyledi. Memiş, "Türkiye'de 1 milyona yakın taşeron olarak çalışan işçi var. Bu işçilerin çözülmeyi bekleyen çok sayıda sorunu var" dedi.
Memur-Sen Genel Başkan Yardımcısı Memiş, Hizmet-İş Sendikasının “35. Kuruluş Yıldönümünü” programına katıldı. Burada bir konuşma yapan Memiş, işçi sendikacılığının en önemli sorunlarından birinin taşeron işçi konusu olduğunu anımsattı. Büyük çoğunluğunun kamuda olmak üzere yaklaşık 1 milyon taşeron işçi olduğunu anımsatan Genel Başkan Yardımcısı Memiş, "Genelde işçi sendikacılığının özelde Hizmet-İş Sendikamızın en önemli sorunların başında taşeron işçilik ve bu işçilerin örgütlenme sorunu geliyor. Bu sorun aynı zamanda Türkiye’nin önemli sorunlarından biri haline de gelmiştir. Taşeron işçilik, hem ulaştığı sayı hem de ortaya çıkardığı problemler bakımından taşınamaz haline gelmiş, sürdürülebilir olmaktan çıkmıştır. Elimizde resmi ve sağlıklı veriler olmasa da, değişik kurumların tespitine göre, 600 bini kamu işyerleri olmak üzere 1 milyonun üzerinde taşeron işçisi var ve bu işçiler onlarca sorunla boğuşmaktadır. Aileleriyle birlikte düşünüldüğünde bu kesimin 4 milyonluk bir nüfusu teşkil etmesi, hem sorunun ne kadar büyük hem de sorundan etkilenen kitlenin büyüklüğünü göstermektedir." dedi.
Taşeron işçilerin sorunlarının, yıllık izinlerinin ya hiç ya da düzgün kullandırılmaması, ücretlerinin düşük olması, kıdem tazminatlarını alamamaları, iş güvencelerinin olmaması ve örgütlenme haklarının engellenmesi olarak sıralayan Memiş, "Geçici iş ilişkisiyle çalıştırılan bu işçilerin bir kısmı her ay tam otuz iş gününü çalıştırılmazken, bir kısmı da ya gerçekten ya da kağıt üzerinde işten çıkarılması nedeniyle kıdem tazminatı hakkını doğuran bir yıllık süreyi tamamlayamamaktadır. Bu nedenle sosyal güvenlik hakları ile tazminat hakları tam oluşmamakta ve mağdur edilmektedirler. Sigorta primleri ya yatırılmamakta ya da düşük yatırılmaktadır. Genellikle asgari ücretten çalıştırılan bu işçiler bir anlamda kayıt dışı çalışmaya zorlanmaktadır." ifadelerini kullandı.
Taşeron işçilerin sorunlarının çözüleceği değişik iktidarlar tarafından kamuoyuna deklare edilmiş olmasına rağmen bir mesafe alınamadığını kaydeden Metin Memiş, "Ancak, bugüne kadar, sorun çözülebilmiş değildir. Taşeron işçi sorununun kalıcı ve kesin çözümü taşeron işçilerin kadroya alınmasıdır. Taşeron işçilerin, sendikal haklara kavuşması, kalıcı ve kesin çözümlerden bir diğeridir. Sendikalı ve örgütlü işçiler, iş güvencesi başta olmak üzere mali, sosyal ve özlük haklarına ilişkin fazla sorun yaşamamakta, kayıt dışı çalışma baskısına muhatap olmamaktadır. Mevcut durumda, istisnai durumlar hariç taşeron işçilerin kıdem tazminatından yararlanması mümkün değildir. Çünkü, taşeron işçilerin yüzde 90’ın üzerindeki kısmı hatta yüzde 100’üne yakını kıdem tazminatından yararlandırılmamaktadırlar. Halbuki bu işçiler, kağıt üzerinde girdi çıktı yapılsa da esasen çalışma hayatlarını çalıştıkları şirketlerde sürdürüyorlar. Bundan dolayı İş Kanunu’na göre tazminat haklarının mutlaka ödenmesi gerekmektedir. Bunun için kıdem tazminatını ödemeyen asıl işveren veya alt işverene yasal zorunluluklar getirilmesi gerekmektedir. Aksi taktirde, işverenlerin takdirine ve inisiyatifine kalması durumunda işçilerin kıdem tazminatı sorunu toplumsal bir yara olarak devam edecektir. 4857 Sayılı İş Kanununun 2. Maddesine göre, “ asıl işin taşeron şirketlere verilemeyeceği, yardımcı işlerin ve özel uzmanlık işlerinin taşeron işçilere verileceği” ibaresi bulunmaktadır. Ancak, uygulamaya baktığımızda asıl işlerde de taşeron işçilerin istihdam edildiği görülmektedir. Bu uygulamanın en yoğun gerçekleştiği alan ise Sağlık Bakanlığı’na bağlı kamu işyerleridir." şeklinde konuştu.
Memur-Sen olarak, kıdem tazminatı tartışmalarını yakından takip ettiklerini ve Hak-İş’in çözüme yönelik yapıcı duruşunu doğru bulduklarını belirten Metin Memiş, şöyle konuştu; "Hak-İş her zaman olduğu gibi bu sürede de alternatif tekliflerini sunmuş, uzlaşma arayışına girmiş ve riske girilmesi gerektiği noktalarda da riske girmiştir. Kelimenin tam anlamıyla elini değil gövdesini taşın altına koymuştur. Ancak DİSK istemezükçü bir anlayışla, teklifi değil de teklifi getirenin kimliğine bakarak hayır deme anlayışını dün olduğu gibi bugünde sürdürmektedir. Türk-İş ise bünyesindeki ideolojik sendikacılık yapan aktörlerin tutumu nedeniyle net bir görüş belirleyememiş, kararsız tutumunu devam ettirmektedir. Hiçbir zaman hükümet, işveren ve işçi yüzde 100 mutabık kalmaz. Önemli olan uzlaşılan hususların hayata geçirilmesidir."
Metin Memiş, kuruluşunun 35'inci yılını kutlayan Hizmet-İş'e başarılar dileyerek sözlerini şöyle tamamladı; " Memur-Sen ve Eğitim Bir-Sen’in kuruluş sürecinde Hak-İş ve Hizmet-İş'in önemli bir yeri vardır. Hak-İş ve Hizmet-İş, uluslararası alandaki sendikal bilgi ve birikimini Memur-Sen ve üyesi sendikalarla paylaşmaya devam etmekte, mücadelemize katkı vermektedir. Bu vesileyle katkılarından dolayı kendilerine teşekkür ederken 750 bin Büyük Memur-Sen Ailesi adına Hizmet-İş sendikasının 35. yıl kutluyorum. Hizmet-İş Sendikamıza bundan sonraki faaliyetlerinde başarılar diliyorum." dedi.