İTFAİYECİLER HAKLARINI KIZILAY’DA ARADILAR…
YAKTIKLARI ATEŞİN ETRAFINDA“İTFAİYECİ DUASINI” HEP BİR AĞIZDAN SESLENDİRDİLER, ÖZLÜK HAKLARINDA İYİLEŞTİRME İSTEDİLER
TURBAY:
“İTFAİYE ÇALIŞANLARI ARTIK SÖZ DEĞİL UYGULAMA BEKLİYORLAR”
İtfaiye Haftası kapsamında Ankara’da bir araya gelen İtfaiye çalışanları, Kızılay’da YKM Önü’nde gerçekleştirdikleri eylem ile haklarını aradılar.
Bem-Bir-Sen tarafından düzenlenen ve Ankara ve İstanbul Büyükşehir İtfaiye çalışanlarının destek verdikleri eylemde Kızılay’da yakılan temsili ateşin etrafında toplanan itfaiye çalışanları “İTFAİYECİ DUASINI” hep birlikte seslendirdiler, özlük haklarında iyileştirme istediler.
Bem-Bir-Sen Genel Başkanı Mürsel Turbay tarafından yapılan basın açıklamasına Sendikamız Yönetim Kurulu Üyeleri ve Ankara Şube Başkan ve Yöneticilerimizin yanı sıra, Memur-Sen Genel Sekreteri Günay Kaya, Memur-Sen Dış İlişkiler ve Eğitim Sekreteri Ahmet Kaytan, İstanbul İtfaiye Şubesi Yöneticileri, diğer sendikaların yöneticileri, bazı Memur-Sen İl Başkanları ve Ankara’daki Bem-Bir-Sen üyeleri destek verdiler.
Masum sivil halk üzerine yüzlerce mermi sıkmayı mücadele sanan, 8 aylık hamile kadınları bedenine sıktıkları 200 mermi ile hunharca katleden, kendi çocuklarını okutmak için köylerde bulunan öğretmenleri kaçıran, mühendisleri katleden bu eli kanlı örgüt, değil Kürt vatandaşlarımız adına, kendi adlarına, hatta uluslar arası patronları adına bile böyle bir vahşet sergileyemez.
Bu milletin din kardeşliğini, yurt kardeşliğini, bayrak kardeşliğini kimse bölüp parçalayamaz, buna asla izin vermeyiz.
Son günlerdeki terör saldırıları sırasında şehid olan askerlerimize, sivillerimize Cenab-ı Hak’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyoruz.
Değerli Basın Mensupları;
Her yıl 23-29 Eylül tarihleri arasında çeşitli etkinliklerle kutlanan İtfaiye Haftası, bu yıl yine çözümlenmemiş sorunlar yumağı ve teslim edilemeyen kazanılmış hakların beklentisi içinde geçiyor.
TEMEL SORUN CAN GÜVENLİĞİ
Öncelikle bilinmelidir ki; 24 saat sürekli görev başında olan İtfaiye Personeli’nin sorunlarının başında halen can güvenliklerinin sağlanamamış olması geliyor.
Büyükşehir Belediyeleri ve bir kısım il belediyelerinde kısmen de olsa dünya standartlarında donanım ve yangın elbiseleri bulunuyor Ama Türkiye’nin pekçok belediyesinde, itfaiye personeli yangınlara halen günlük giyilen gömleklerle müdahale etmek zorunda kalıyorlar.
İtfaiyeci kardeşlerimiz kendilerini ateşten, yüksek ısıdan, soğuktan, yağmurdan koruyamayacak gömleklerle, zaman zaman çok büyük kimyasal yangınlara bile müdahale etmek zorunda kalıyorlar.
Yeterli teknik araç gereç ve donanımdan uzak olarak yangına, kazaya, doğal afete müdahale etmek zorundalar. Bu da pekçok yerde can güvenliği sorununu beraberinde getiriyor.
TAŞERON FİRMALAR EĞİTİMSİZ ELEMAN ÇALIŞTIRIYOR
İtfaiye teşkilatlarınının pekçoğunun teknolojik alt yapısının yeterli olmayışı, yeterli yangın söndürme araç-gereci bulunmaması, kimi belediyelerde ise itfaiye personelinin taşeron firmalar aracılığı ile işe yerleştirilen eğitimsiz elemanlardan oluşması zaman zaman faciaların yaşanmasına neden oluyor.
Eğitimsiz ve donanımsız bu itfaiye personeli hem kurtarma yaptığı kişilerin, hem arkadaşlarının, hem de kendinin zarar görmesine neden olabiliyor.
İTFAİYE PERSONELİ ARASINDA STATÜ BİRLİKTELİĞİ YOK
İtfaiye personelinin bir diğer önemli sorunu ise, bu grup çalışanlar arasında bir statü birlikteliği olmamasıdır. Yerel yönetimlerde çeşitli kadrolarda itfaiyeci çalıştırılmaktadır. Statü birliğinin olmaması, özlük ve mali haklarda da ayrıma neden olmaktadır.
İtfaiyecilik mesleği güven gerektirir, canını arkadaşına emanet etmeyi gerektirir. Aralarında birlik ve beraberlik bulunmayan, çalışma barışı olmayan kurumlarda çalışan kişilerin birbirlerine güven duymaları da bu şartlarda beklenemez.
Soruyorum; aynı işi yaptıkları halde 800TL, 1500 TL, 3000 TL ayrı ayrı maaş alan itfaiye çalışanları arasında nasıl bir birliktelikten söz edilir?
CANLARINI ORTAYA KOYUYORLAR AMA MESLEKİ SINIFLARI BULUNMUYOR
Bir diğer ve oldukça önemli saydığımız sorun, itfaiyeciliğin meslek olarak kabul görmemesidir. Meslek liselerinde itfaiyecilik bölümü bulunmasına, yüksekokullarından mezunlar verilmesine rağmen, itfaiyecilik halen kendi mesleki sınıfına kavuşmuş değil. Yani itfaiyecilik meslekten sayılmıyor.
Hükümet bir an önce konuyla ilgili yasayı çıkartmalıdır.İtfaiye teşkilatı mensupları tıpkı bir Silahlı Kuvvetler Mensubu, Polis teşkilatı mensubu gibi mesleki bir sınıfa artık resmi olarak kavuşmak istiyorlar.
24 SAAT GÖREV YAPIP, YEMEK ÜCRETİ ALAMAYANLAR VAR
İtfaiyecilik son derece meşekkatli bir meslek. Riski yüksek. Evinden çıkan arkadaşımız bir sonraki gün yeniden evine dönüp dönemeyeceğini bilmiyor. Mesai kavramı yok. Görevin ne zaman seni bulacağı belli değil. 24 saat teyakkuz hali sürüyor. Durum böyle iken, büyükşehir ve bazı il belediyeleri hariç, pekçok il ve ilçe belediyesinde itfaiyeci arkadaşlarımız 24 saat görev yapmalarına rağmen yemek ücreti alamamaktadırlar.
Sabahları zeytin ekmek, öğlenleri peynir ekmek, akşamları domates ekmek, geceleri yavan ekmek yiyen itfaiyeci arkadaşlarımızdan hangi kalitede hizmet beklenmektedir, merak ediyoruz.
MAKTU MESAİ KEYFİYETİ DEVAM EDİYOR
Pekçok belediyede itfaiyeci arkadaşlarımız maktu mesai ücretlerini layıkıyla alamamaktadırlar. Yani bir itfaiyeci örneğin 40 saat ile 90 saat arası çalışabilmektedir.
Aradaki fark onun maktu mesai ücretini oluşturduğu halde pekçok belediyede bu ücretler mevzuatta yazılı şekliyle değil, keyfi belirlemelere göre ödenmektedir.
“YANGIN VARSA YIPRANMA PAYI VAR ANLAYIŞINI KABUL ETMEK MÜMKÜN DEĞİL”
İtfaiye personeline dönük yıpranma payı uygulamasında yaşanan sıkıntılar devam etmektedir.
İlgili kanunda böyle bir hüküm olmamasına rağmen, çıkartılan keyfi bir genelge ile itfaiyeci arkadaşlarımıza sadece yangına müdahale ettikleri saatlerde yıpranma payı uygulanmaktadır.
Oysa yapılan iş bir bütündür. Yangın çıkmasa da mesaide olan her itfaiyeci arkadaşımız teyakkuz halinde görevinin başındadır. İtfaiyeci arkadaşlarımız haklı olarak soruyorlar: “ Yıpranma payı hakkımız için yangınlar 24 saat aralıksız sürsün diye dua mı edelim” diyorlar.
Biliyorsunuz çok yakın bir zamanda buraya 100 metre ileride bulunan Kumrular Sokak’ta büyük bir terör saldırısı yaşandı. Masum insanlar öldü, evler, işyerleri tahrip oldu. Büyük yangınlar çıktı. Bu yangınlara, çoğunluğu burada olan Ankara Büyükşehir İtfaiyesi çalışanları müdahale etti.
Ufak bir ayrıntıyı gözler önüne sermek istiyorum. Yangın söndürme çalışmaları sırasında fiili yıpranma payı olan emniyet mensubu arkadaşlarımız, sağlık çalışanı arkadaşlarımız alanın dışına çıkartıldı ve bu yangına yıpranma payları “sadece yangına müdahale şartı” ile verilen itfaiyeci arkadaşlar canları pahasına müdahale ettiler. Yangına müdahale etmeyen, kurtarma çalışması yapan ya da o anda başka bir görevde bulunan diğer itfaiyeci arkadaşlar ise yıpranma payına dahil olmadan görev yaptılar.
Soruyorum arkadaşlar, aynı mekanda aynı ortamda bulunan, ikinci bomba tehlikesini beraber yaşayan çalışanlardan polise, sağlıkçıya yıpranma payı var, itfaiye çalışanına kanunen var ama yönetmelik gereği yıpranma yok. Bu nasıl bir adalettir?
Dolayısıyla çıkartılan bu genelge kanuna aykırıdır. Sendika olarak bu konudaki hukuki mücadelemizi sürdürüyoruz.
DALGIÇ TAZMİNATI VERİLMİYOR
Öte yandan itfaiye teşkilatı bünyesinde çalışan dalgıç ve balık adamlarımızı ilgilendiren bir başka konuda “dalış tazminatları” konusudur. Aynı görevi yaptıkları halde “Kurbağa Adam” Sertifikası sahibi dalgıçlar “dalış tazminatı” alırken, bu belgeye sahip olmayanlar bu haktan yararlanamamaktadır.
Ancak bu belgenin alınabilmesi için gerekli olan kursları ise Eminyet Genel Müdürlüğü açabilmektedir. Son yıllarda ise bu kurslar açılmadığı için dalgıçlar arasında mağduriyet yaşanmaktadır. İtfaiye personeli arasında bulunan dalgıçların da bu tazminattan yararlanabilmesi için sertifika programlarının açılmasını talep ediyoruz.
“İTFAİYECİYSEN HER İŞİ YAPARSIN ANLAYIŞI SON BULMALIDIR”
Kıymetli Basın mensupları;
Anadolu’da özellikle küçük il ve ilçelerde, teşkilatın yemek, temizlik, çay gibi hizmetleri idari personel tarafından değil, bizzat itfaiye personelinin kendisi tarafından yapılmaktadır. Geçmişte yapılan eleman alımlarında gerek alım sırasında gerekse sonrasında mesleki eğitimden geçirilmeyen pekçok çalışan, itfaiyeci olarak istihdam edilmiştir.
Bu arkadaşlarımız mesleklerini ne yazık ki yangına, kazaya, afete müdahale ederken öğrenmeye çalışmaktadırlar. Zaman zaman da bu durum son derece üzücü olaylarla sonuçlanmakta, bu bedel itfaiyecilerin canıyla ödenmektedir.
O bakımdan itfaiye personelinin görevi sırasında sadece kendi işini yapması, başka işlerle görevlendirilmemesi gerekir. Yöneticilerin bu anlayışlarının sona ermesini bekliyoruz.
TÜRKİYE’NİN 40 BİN İTFAİYECİ EKSİĞİ VAR..
Avrupa ölçeğinde hizmet verilmesi ve görev alanlarının gerektirdiği konularda sorunsuz görev yapılabilmesi için Türkiye’nin 40 bin itfaiyeciye daha ihtiyacı bulunmaktadır. Avrupa ülkelerinde nüfus yoğunluğuna göre ortalama her 1000 kişiye 1 itfaiyeci düşerken, Türkiye’de bu rakam 3500 kişiye 1 itfaiyeci şeklindedir.
Son yıllarda belediyeler tarafından açılan itfaiye personeli alım sınavında, özellikle yüksek öğrenim görmüş elemanların tercih edilmesi ve sınavı kazanan bu personele ciddi bir uygulamalı mesleki eğitim verildikten sonra göreve başlatılması, itfaiye teşkilatı görev ve sorumluluklarını layıkıyla yerine getirilmesi bakımından ileriye dönük ümit vermektedir.
“DAR SOKAKLAR, DEĞİŞEN ADRESLER, MERAKLI KOMŞULAR”
Öte yandan her belediye seçimleri sonrasında değişen belediye yönetimleri işe önce imar planlarını değiştirmek ile başlıyorlar. Sık değişen cadde ve sokak isimleri itfaiye teşkilatının işini güçleştirmektedir. Dar sokaklar, yanlış ihbarlar ve yangını seyretmeye gelen meraklı vatandaş ve komşu toplulukları da itfaiyecinin işini zamanında yapmasını engellemektedir.
Hele ki bilip bilmeden itfaiyenin zamanında yangına müdahale etmediğini söyleyen vatandaşlar, canları pahasına ateşe dalan bu “yangın erleri”nin yüreğini yaralamaktadır.
Kamuoyunun bu konuda hassas olmasını bekliyoruz.
“HERKES YANGINDAN KAÇARKEN BİR TEK İTFAİYECİ YANGINA KOŞAR, FAZLASINI DEĞİL, HAKKIMIZ OLANI İSTİYORUZ”
Değerli Basın Mensubu Arkadaşlar, Kıymetli Katılımcılar;
Herkesin kaçtığı yangına sadece itfaiyeci arkadaşlarımız koşmaktadır. Riskleri yüksek, işleri meşakkatlidir. Sorunları ise saymakla bitmeyecektir. Bizler yerel yönetim çalışanlarının yetkili sendikası olarak itfaiyeci arkadaşlarımızın sorunlarının tamamının çözümü için var gücümüzle çalışmaktayız.
Fazlasını istemiyoruz, hakkımızı istiyoruz. Kazanılmış haklarımızın, özlük haklarımızın teslim edilmesini istiyoruz.
Alevlerin arasındayken, dumandan göz gözü görmezken, can kurtarırken, bir de kendi sorunlarımızla uğraşmak istemiyoruz.
Bizler Yangın Savaşçılarıyız… İşimiz her şartta hayat kurtarmak… Bu cesur yürekler sizden sadece:
ADALET İSTİYOR
HAK ETTİKLERİNİ İSTİYORLAR…
FAZLASINI DEĞİL…
***
Bem-Bir-Sen Genel Başkanı Mürsel Turbay’ın konuşmasının ardından Kızılay meydanında itfaiyeciler tarafından temsili bir ateş yakıldı.
Ateşin etrfında kümelenen itfaiyeciler Ankara Büyükşehir İtfaiye Erlerinden Eyüp Ertek tarafından “İTFAİYECİ DUASI” okundu. Ertek tarafından okunan dua, diğer itfaiye çalışanları ve katılımcılar tarafından tekrar edildi.
Duanın ardından eyleme katılan itfaiyeciler yangın söndürme tüpleriyle yanan temsili ateşi söndürdüler.
FOTOĞRAF SERGİSİ GEZİLDİ
Eylemin sona ermenisinin ardından Bem-Bir-Sen Genel Başkanı Mürsel Turbay ve eyleme katılan itfaiye erleri, Ankara Metrosu’nda açılan İtfaiye fotoğraf sergisini gezdiler.