İllegal Yapıların Karşısında Dik Durmaya Devam Edeceğiz
Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, her türlü vesayete karşı olduklarını, illegal yapıların karşısında dün olduğu gibi bugün de dik duracaklarını açıkladı.
Eğitim-Bir-Sen 7. Türkiye Buluşması, şube yönetimleri ve ilçe temsilcilerinin katılımıyla Antalya’da yapıldı. Toplantıda konuşan Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, her türlü vesayete karşı olduklarını, illegal yapıların karşısında dün olduğu gibi bugün de dik duracaklarını açıkladı. Başkan Gündoğdu, "Vesayetin her çeşidine; paraleline de dikeyine de yatayına da karşıyız" dedi.
17 Aralık küresel operasyonun Gezi olaylarının devamı olduğunu belirten Gündoğdu, " Konu belli... ‘Büyük Türkiye’ hedefini akamete uğratmaya dönük bir sivil vesayet çabası var. Türkiye kendi iç sorunlarını çözerse sadece süper güç olmayacak, Ortadoğu'ya örnek olacak bir ülke durumuna gelecek. En büyük korkuları bu" diye konuştu.
Hiçbir cemaate karşı olmadıklarının altını çizen Gündoğdu, “Bu süreçte elbette cemaat, hoca, hizmet kavramlarının içi boşaltıldığı için üzülüyoruz. Cemaatlerin cemaatçilik yapmasından da sıkıntılı değiliz. Ancak kayıt dışı siyasete asla izin vermeyiz. Parti mi kuracaksanız, kurun ve halkın önüne diğer siyasi partiler gibi çıkın” değerlendirmesinde bulundu. Gündoğdu, “Rüşveti alan da, veren de melundur. Şehitlere bile kul hakkı ile huzuruma gelmeyin diyen medeniyetimizde yetimin hakkına göz dikenlerin yeri yoktur” dedi.
Gündoğdu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bugün taraf olma zamanı. Tarafız, vesayet karşısında bedel ödeyen Adnan Menderes’in, Turgut Özal’ın, Necmettin Erbakan’ın ve Muhsin Yazıcıoğlu’nun hatıralarına sahip çıkmak için. Başbakan Erdoğan’a vesayetçi zihniyetin bedel ödetmesine millet 30 Mart’ta izin vermemiştir. Ortak kazanımlarımız için tarafız. Kuran, Siyer, Temel Dini Bilgiler gibi derslerin bu eğitim sistemine girmesine öncülük eden Eğitim-Bir-Sen’dir, bunları Milli Eğitim Şurası’nın gündemine getiren Eğitim-Bir-Sen’dir, uygulayıcısı başbakandır. İş güvencemize dokundurtmadan aldığımız toplu sözleşme hakkı, sahip çıkmamız gereken bir kazanımdır. Başörtüsü özgürlüğünün fiili olarak öncüsü Eğitim-Bir-Sen’dir, Memur-Sen’dir, hukuken de hükümettir. Çözüm sürecinin sahibi devlet, baş aktörü Memur-Sen’dir. Biz faşizme karşı koyduk. Çözüm sürecinin başarıya ulaşmış hali Eğitim-Bir-Sen’dir.”
AMACIMIZ MEDENİYET DAVAMIZA HİZMET
"Memur-Sen, özgürlük insana aittir, insana dairdir anlayışıyla hareket eden aksiyoner bir özgürlük hareketidir" diyen Gündoğdu, "Türkiye’nin içinden geçtiği ve vesayetin hâkim kılınmaya çalışıldığı süreçlerde, paranın veya özlük haklarının hesabı yapılmaz. Kuruş sendikacılığı değil, duruş sendikacılığı yapmalıyız. Ücret sendikacılığı amaç değil, araçtır. Siyaset kurumu, sendika, memuriyet, hepsi araçtır; amaç medeniyet davamıza hizmettir" dedi.
İDEALİST ÖĞRETMENLER İSTİYORUZ
Örnek, değişime açık, değerler eğitimini bilen ve müfredata kendinden bir şeyler katabilen bir öğretmene ihtiyaç duyulduğunu ifade eden Başkan Gündoğdu, "Öğrenciyi test çözmede değil, hayata hazırlamada rol alacak idealist öğretmen istiyoruz" şeklinde konuştu.
GENÇLİK İÇİN SORUMLULUK ALACAĞIZ
Bu kapsamda sendika olarak yeni çalışmalara imza atmaya hazırlandıklarını belirten Gündoğdu, eğitimin kalitesini artırmak, tam demokrasiye geçmek, milli ve manevi değerlere sahip bir gençlik yetiştirmek için sorumluluk alacaklarının altını çizdi.
Gündoğdu sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Türkiye’nin gençlik ve gelecek inşasında sendikal sorumluluğumuz ana başlığımızdır. Bu sendikal sorumluluğumuzda önce öğretmenimizin idealizmini artırmamız, ondan sonra bu ülkenin geleceğini inşa etmeyi, gençliği eğiterek yatırım yapmakta gören arkadaşlarımızla yol almamız lazım. Öğretmenlerin bu idealizme kavuşması için seferlik ilan etmeliyiz. Dünyada olup bitenlerin farkında olan, milli ve manevi değerlere sahip, demokrat bir gençlik yetiştirmek için gayret sarf etmeliyiz. Anne ve babaların evrensel değerler doğrultusunda ‘dindar’ yetiştirme hakkını kullanarak bu ülkeye yeni liderler yetiştirme arzusunu gerçekleştirecek olan da biziz. Bu, ancak dönüştürücü din ve değerler eğitimi ile olabilir. Gençlerimizi alkole ve uyuşturucuya düştükten sonra ‘nasıl tedavi edebiliriz’ değil, kötülüğe giden yolu başından tıkayarak onları maddi ve manevi kalkınmanın içerisinde bu ülkeye kazandırabiliriz. Çağın insanını ve Kur’an’ın Müslümanı’nı yetiştirmemiz lazım. Gençlik araştırması yaptırdık. Alkol kullananların oranı yüzde 30’ları bulmuş. Gençlere, ‘idealiniz nedir’ diye sorulduğunda, ‘refah içerisinde yaşamak’ cevabını veriyorlar. Teknolojik okuryazarlığa, sanal âleme gösterdiği ilgiyi manevi değerlere göstermiyorsa, bu çarpık eğitim sistemini yeniden sorgulamamız lazım. Test ile tost arasına sıkıştırdığımız çocukları değerler eğitimi ile buluşturmalı, daha çok neti olan değil, ahlaklı olan, erdemli olan, insana önem veren ve hayata hazırlayan bir sistem geliştirmeli ve bilinçli bir veli eğitimini gerçekleştirmeliyiz. Batı medeniyetinin, dijital dünyanın, sanal âlemin gençlerimize dayattığı x, y, z kuşağı yerine medeniyet kuşağını yetiştirmemiz lazım.”
PROVOKASYONLARA ÇANAK TUTULMASIN
Berkin Elvan'ın yaşamını yetirmesinden sonra yapılan gösterileri de değerlendiren Gündoğdu, "Vatandaşların, kurallar içerisinde, yakmadan, yıkmadan ve suiİstimal etmeden demokratik taleplerini meşru yollardan dile getirmeleri en tabii haklarıdır. Ancak huzura ve istikrara her zamankinden daha fazla ihtiyacımız olduğu şu günlerde gösterilerin, marjinal gruplar tarafından farklı mecralara çekilmek istendiği aşikardır. Bir takım yapıların, Çözüm Süreci ile sağlanan barış ortamından rahatsız olduğu bir dönemde, yakaladığımız huzur ikliminin dağılmaması için samimi ve ortak bir gayretin içinde olmalıyız. İllegal gruplar tarafından atılan Molotof ile otobüste diri diri yanarak hayatını kaybeden 17 yaşındaki Serap Eser'in cenazesinde aynı duyarlılığı sergilemeyen hatta acılar üzerinden gerilim üretmek isteyenlerin sahneye koyduğu oyunların farkında olduğumuzun da herkes tarafından bilinmesini istiyoruz. Kritik bir eşikten geçen ülkemizde en önemli unsur birlik ve beraberliğin bozulmamasıdır. Bu birlik ve dirlik içinde hep birlikte büyük Türkiye ideali ve güçlü medeniyetimizin yeniden inşası için çalışmalıyız. Provokasyonlara çanak tutulmasın ki yeni Buraklar yeni Berkinler gerginliklere kurban gitmesin" diye uyardı.
HAKLARIMIZIN PEŞİNDEYİZ
Toplu sözleşme kazanımları hakkında konuşan Gündoğdu, "2014 yılı maaş zammının taban aylığa yapılan brüt 175, net 123 TL tutarındaki taban aylık üzerinden gerçekleşmesi, kamu görevlilerinin yüzde 90’a, emekli kamu görevlilerinin ise yüzde 95’e yakın bölümü açısından kapsamlı ve daha fazla getiri üretmiştir. 175 TL taban aylık zammı, her kamu görevlisi için devletin kasasından her ay 210 TL çıkması demektir. Bir başka ifadeyle, taban aylık zammı kamu maliyesi bütçesinden kamu görevlileri için daha fazla pay ayrılması sonucunu üretmiştir. Taban aylık zammı sayesinde aralarında emekli eğitim çalışanlarının da yer aldığı emekli kamu görevlilerinin maaşları net 146 TL yükselmiş, emekli olacak kamu görevlilerine ödenecek emekli ikramiyesinde de 1 Ocak 2014’ten geçerli olmak üzere 5.250 TL artış gerçekleştirilmiştir. Diğer taraftan, 666 sayılı KHK ile ek ödemelere yapılan artışta unutulan ve ek ödemelerine zam yapılmayan öğretmenlerimiz için, özel olduklarını hissettirecek biçimde 75+75 TL olmak üzere 2014 yılında 150 TL özel hizmet tazminatı zammı aldık. Öğretmenler için elde ettiğimiz ve Ocak 2014’te 75 TL’lik ve Temmuz 2014’teki 75 TL’lik özel hizmet tazminatı artışları ile taban aylık zammı birlikte değerlendirildiğinde, 2014 yılında öğretmenlerimizin maaşında toplamda net 273 TL, brüt 325 (175+150) TL artış olması demektir. Bu kazanımlarla birlikte, 666 sayılı KHK mağduriyetinin başladığı günden itibaren dile getirdiğimiz “ek ödemeyi söke söke alacağız” vaadimizi bir hakkın yerine getirmiş olduk" dedi.
KAZANIMLARIMIZ SÜRÜYOR
"Bu toplu sözleşmede eğitim çalışanları ile ilgili kazanımlarımız bunlarla sınırlı değildir" diyen Gündoğdu sözlerini şu şekilde sürdürdü: "Eğitim kurumu müdür ve müdür başyardımcılarının zorunlu ders görevlerinin 6 saatten 2 saate indirilmesi, 740 TL’lik öğretim yılına hazırlık ödeneğinin 2014’te 850 TL, 2015’te 950 TL’ye çıkarılması, 4/C kapsamındaki eğitim çalışanlarına aile yardımı alanlar için %50 yaklaşan ücret artışı, 4/C kapsamındaki bekâr kamu görevlileri için brüt 350, net 253 TL artışı, nöbet ücreti ödenen öğretmenlerin kapsamının genişletilmesi, başta sağlık meslek liseleri olmak üzere okul ve branşları sayılmadığı ilave eğitim-öğretim tazminatı konusunda mağdur olan eğitim çalışanları için çalışma yapılması, farklı kurumlar tarafından yapılan sınavlarda ödenen sınav ücretlerindeki adaletsizliğin giderilmesine yönelik düzenleme yapılması gibi kazanımları da bu toplu sözleşmeyle eğitim çalışanlarımıza kazandırdık."
MAĞDURİYETLER GİDERİLECEK!
Öğretim elemanlarının durumu hakkında ise Başkan Gündoğdu, "Toplu sözleşme masasında öğretim elemanlarının maaşlarındaki adaletsizlikle ilgili kapsamlı çalışma başlatılması kararı alınması, akademik personelin ücret mağduriyetinin toplu sözleşme aracılığıyla hükümet tarafından kabul edilmesi demektir. Ancak, akademisyenlerin maaş ve ücretlerinin; öğretim görevlisi-öğretim üyesi, 20 yıllık ve daha uzun süreli üniversiteler ile yeni kurulmuş üniversiteler ve henüz yirmi yılını tamamlamış üniversitelerde görev yapanlar için mücadele verdik, kazandık akademik personel arasında geliştirme ödeneği kapsamlı gelir farklılıkları, YÖK Kanunu değişiklik çalışması kapsamında akademik personele yönelik yeni ücret ve gelir kalemlerinin ortaya çıkacak olması gibi birçok parametreyi barındırması nedeniyle daha kapsamlı ve daha nitel bir çalışmayı gerektirdiği tartışmasızdır. Toplu sözleşme masasında yasal anlamda startını verdiğimiz akademik personelin maaş mağduriyetinin giderilmesi çabamızı, takibimiz ve kararlı mücadelemiz sonucu kazanıma dönüşeceğinden hiç şüphemiz yoktur" şeklinde konuştu.
MEB'E ÇAĞRI
Gündoğdu, Milli Eğitim Bakanlığı’nda çözüm bekleyen sorunların zamana yayılmayacak kadar önemli olduğunu kaydederek, öğrencilerin kılık-kıyafetlerine ilişkin yönetmeliklerde kanunlara aykırı hükümlerin bulunduğunu, bakanlığın söz konusu yönetmelikleri kanunlara uyumlu hale getirmesi çağrısında bulundu. Öğretim elemanlarının mali haklarının iyileştirilmesinin öncelenmesi gerektiğini vurgulayan Gündoğdu, “Toplu sözleşme masasına taşıdığımız, sonrasında Yükseköğretim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya ile yaptığımız ortak basın toplantısında, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik ile gerçekleştirdiğimiz görüşmede, Kamu Personeli Danışma Kurulu’nda çözümünü istediğimiz ve son olarak Maliye Bakanlığı yetkilileri ile yaptığımız görüşmede gündeme getirdiğimiz akademik personelin mali haklarına ilişkin iyileştirme bir an önce hayata geçirilmelidir. Seçimler nedeniyle ülke asıl gündeminden uzaklaşmıştı. Herkes konuştu, artık çözüme yönelik somut adımlar atılmalıdır” dedi.
4/C’LİLERE KADRODA ISRARCIYIZ
Kamuda farklı istihdam biçimlerine karşı olduklarını ifade eden Gündoğdu, “Mali durumlarını ve sosyal haklarını iyileştirdiğimiz, toplu sözleşmede ve KPDK’da gündeme getirdiğimiz 4/C’lilere kadro konusu artık çözüme kavuşturulmalıdır” şeklinde konuştu.
ONLAR ALKIŞLAMAZ AMA...
"Sorun değil çözüm üretiyoruz" diyen Genel Başkan Ahmet Gündoğdu, "Eğitim-Bir-Sen’in yetkili sendika sıfatıyla oturduğu iki toplu sözleşme masasındaki kararlı duruşu ve son toplu sözleşmedeki performansı, bundan önceki sekiz yıllık süreçte yetkili olan iki sendikanın eğitim çalışanları adına kazanım üretme konusundaki yetersizliğini de tescillemiştir. Kazanım hanesinde koca birer sıfırın bulunduğu bu iki sendikanın, Eğitim-Bir-Sen’in her seferinde yeni kazanımlar üretmek suretiyle toplu sözleşmeyi kazanımlar serisi haline getirmesini alkışlamayacaklarını biliyoruz. 2014-2015 yıllarını kapsayan hizmet kolu toplu sözleşmesini “başarısız” olarak göstermek ve karalamak için bu kadar enerji harcamaları bizi yanıltmamıştır. Keşke, bizi ve toplu sözleşmeyi karalamak için kafa yoracaklarına eğitim çalışanlarına kazanım üretmek için çaba harcasalardı" dedi.
Konuşmanın ardından, ‘Eğitim-Bir-Sen Güfte Yarışması’nda dereceye girenlere plaket ve ödülleri takdim edildi. Toplantı, Ömer Karaoğlu’nun konseriyle sona erdi.