Gündoğdu: Tüm Sorunların Çözüm Yolu Birbirimizi "Amasız-Fakatsız' Kucaklamak
Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, Türkiye'de Alevi sorunu başta olmak üzere tüm meselelerin çözümüne yönelik önemli adımların atıldığını söyledi. Gündoğdu, Alevi-Sunni kardeşliğinin önündeki engellerin kalkmasının yolunun 'amasız, fakatsız ve önyargısız" kucaklaşma olduğunun altını çizdi. Gündoğdu, 'Toplumda düne kadar ötekileştirilen herkesin kendini beriki ilan ettiği bir süreçten geçiyoruz" dedi.
Genel Başkan Gündoğdu, Abant Platformu tarafından düzenlenen Alevi çalıştayına katılarak burada bir konuşma yaptı. Türkiye'nin son yıllarda çok ciddi demokratikleşme hamleleri gerçekleştirdiğini ifade eden Gündoğdu, 2010 referandumuna kadar "devletin ve milletin ülkesiyle birlikte bölünmez bütünlüğü" ilkesinin yerini "milletin devleti ve ülkesiyle birlikte bölünmez bütünlüğü" anlayışına geçildiğine dikkat çekti. Ahmet Gündoğdu, eşit yurttaşlığın, toplumun tüm kesimlerini kucaklamanın ve empatinin birçok sorunu çözeceğinin altını çizdi. 2010 yılında yapılan referandum ile birlikte millete had bildirme ve terbiye etme dönemlerinin kapandığını belirten Gündoğdu, devletin ötekileştirdikleri ile toplumun ötekileştirdiklerinin artık kendisini beriki hissettiğine vurgu yaptı.
Alevi sorunu başta olmak üzere birçok sorunun çözümünün yolunun birlikte yaşama kültürünü oluşturabilmekten geçtiğini kaydeden Gündoğdu, "Alevi meselesi, Kürt sorunu, kişisel hak ve özgürlüklerin kullanılamaması sorunu başta olmak üzere birlikte yaşama kültürü açısından dikkate almak gerekir. Geçmişte devlet adına hukukun dışına çıkan derin yapıların yanlışlarını bir birimize faturan ederek rövanşist bir duyguyla hareket edemeyiz. Soruna hukuk devletinin vatandaşlarına vermesi gereken hakları boyutuyla bakmak lazım."
Ahmet Gündoğdu, demokratikleşme paketine de vurgu yaparak "Türkiye 10 yılda bir millete haddini bildiren darbelerle karşı karşıya kalıyordu. Şimdi ise paket paket de olsa demokrasisini daha da geliştiren bir ülke olmaya başladık. Demokratikleşme adına atılan birçok adım sayesinde önemli mesafeler alındı. Son demokratikleşme paketinde çok önemli düzenlemeler oldu. Alevi vatandaşlarımız için de gerekli düzenlemeler yapılmalıdır" diye konuştu.
BİRLİKTE YAŞAMAK İÇİN ÇOK FAZLA ORTAK NOKTAMIZ VAR
Alevi ile Sünni'nin birbirini anlamasının önemli olduğunu anlatan Gündoğdu, "Herkes bir birini 'amasız ve fakatsız" kucaklamalı. Bir birimizle kaynaşmamız için, çok fazla ortak noktamız var. Hepimiz Hz. Ali'yi seviyoruz, hepimiz aynı Allah'a inanıyoruz. Kıblemiz bir. Çözüm Süreci için Ordu'ya yaptığım ziyarette Alevi bir muhtar, ‘Ben son bir yıldır Alevi olduğumu söyleyebildim’ diyor. Bir yıl öncesine kadar Alevi olduğunu gizlemiş. Benzer bir duruma mahal vermemek için artık konuşmamız ve kucaklaşmamız lazım” şeklinde konuştu.
ÇÖZÜM SÜRECİ HER KESİMİN KARDEŞLİĞİ İÇİN BÜYÜK ÖNEM TAŞIYOR
Türkiye'nin yıllardır kanayan yarası haline gelen Kürt sorununu çözümü için hükümetin başlattığı Çözüm Süreci'nin 76 milyonun kardeşliği için büyük önem taşıdığını dile getiren Gündoğdu, “Bütün ötekileştirilenlerin yılladır özlemini duyduğu temel haklara kavuştuğu bir süreci yaşıyoruz. Bu kapsamda, şiddete dönüşmeyen her düşüncenin birbirine tahammül ettiği, birbirine saygı gösterdiği bir dünya oluşturmamız lazım. Bu süreçte bunu konuşmamız gerekiyor. Devlet, vatandaşını tanımak yerine, tanımlamış. İkinci sınıf muamelesine layık görmüş. Devlet, başörtülüleri, muhafazakarları, Kürtleri, alevileri öteki ilan etmiş, toplum ise romanları ötekileştirmiş. Vatandaşı tanımlayan devlet anlayışından, vatandaşı tanıyan devlet anlayışına geçmek lazım" ifadelerini kullandı.
BÜYÜK VE GÜÇLÜ TÜRKİYE İDEAİLİ
Genel Başkan Gündoğdu, konuşmasında büyük ve güçlü Türkiye idealinin öncelikli şartlarının demokratikleşme, özgürleşme ve sivilleşme sürecinin ivedilikle tamamlanması olduğuna vurgu yaptı. Gündoğdu, “Darbelerin makus talih haline getirildiği, bürokratik vesayetin ve apoletli siyaset anlayışının her on yılda bir daha da derinleştirildiği Türkiye resmi, yavaş yavaş kayboluyor. Ara rejim dönemlerinin izlerinden, yasaklarından, ötekileştirme aparatlarından tamamen kurtulduğumuzda, arındığımızda demokratik hukuk devletini gerçek anlamıyla, gerçekten inşa etmiş olacağız. Şüphesiz; millet iradesinin yeniden ve tam olarak hakim olması, bürokratik vesayetin bütünüyle son bulması gerekir. Bu kararlılıkla gerekli adımlar hızla atılırsa, milletin beklentileri karşılanırsa demokratik hukuk devletine giden yol daha da kısalacak, sonunda ülkemiz ve milletimiz için huzur ve refah olan yol daha hızlı kat edilecektir. ” dedi.
KÖYDEN KENTE GÖÇ ALEVİ-SÜNNİYİ BİRLEŞTİRDİ
Köyden kentte göçün Alevi-Sünni yakınlaşmasına olumlu katkı yapmakla birlikte hem Alevi hem de Sünni gençleri toplumsal değerlerden uzaklaştırdığını kaydetti.Gündoğdu, "Eskiden köyler bile Alevi-Sünni diye ayrılırdı. Kulaktan dolma bilgilerle her iki tarafı ayrıştıran ifadeler kullanıldı. Köyden kente göç ile birlikte Alevi ve Sünni vatandaşlarımız komşu oldular yakınlaştılar. Birbirlerini tanıma fırsatı elde ettiler. Bu sayede yakınlaşma başladı. Ancak bu yakınlaşmanın yanı sıra şehirleşmenin en büyük kötülüğü gençliğe oldu. Hem Sünni hem de Alevi gençlik şehirleşmeyle birlikte inanç ve değerlerinden uzaklaşmaya başladı. Gençlik şehirlerde kayboluyor. Toplumsal değerlerden uzak bir dil kullanıyorlar. Gençliğin kullandığı dil ikinci bir lisan değil yaranma dili kullanır hale geldi. Bizim biran önce buna bir çözüm bulmamız lazım" şeklinde konuştu.
DERİN DEVLET CİNAYETLERİ SÜNNİLERE YÜKLENMEMELİ
Genel Başkan Ahlmet Gündoğdu, Türkiye'de yaşanan bir çok faili meçhul cinayetlerin ve anti demokratik uygulamaların sonuçlarının Sünni vatandaşlara yüklenmemesi gerektiğini dile getirerek şöyle konuştu; " Bir çok Alevi vatandaşımız konuşmasına Madımak'tan başlıyorlar. JİTEM'in, derin devletin, Ergenekon'un yaptığı katliamlar Sünnilere fatura ediliyor. Madımak, Başbağlar, Çorum, Maraş, Eşref Bitlis'in ölümü, Uğur Mumcu'nun ölümü, bu katliamlar Alevilerin ya da Sünnilerin yaptığı değil, Alevilerin ve Sünnilerin birbirine düşmesini, geçim kaynağı edinen derin yapılanmaların işidir. Büyük fotoğrafı görmek lazım ama devletin her yanlışını Sünni'ye fatura eden bir Alevilik anlayışıyla empatiyi nasıl bir araya getireceğiz. O zaman acı hatıraları ve kızgınlıkları kurumsallaştırmak yerine barışı ve kucaklaşmayı kurumsallaştıralım. Normalleşme ihtiyacımız var. Kimsenin Alevi-Sünni, Türk-Kürt, Laz Çerkez, sağcı-solcu diye ayırmaya hakkı yok. İdeolojisi, dünya görüşü ne olursa olsun şiddete dönüşmeyecek her düşüncenin ifade edilebildiği bir normalleşmeye ihtiyacımız var. bunun içinde büyük fotoğrafa bakmalıyız, büyük Türkiye idealine bakmalıyız."