GÜNDOĞDU: SON 50 YILIN EN ÖNEMLİ PAKETİ
Memur-Sen Konfederasyonu, terör, anayasa değişikliği, referandum ve demokratikleşme süreci konulu 'Çalışma Toplantısı' Mardin'de başladı. Memur-Sen Konfederasyonu Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, memurların bu anayasa paketine evet demesi için çok önemli gerekçeleri olduğunu söyledi.
Memur-Sen Konfederasyonu Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu'nun başkanlığında Grand-Yay Oteli'nde düzenlenen toplantıya, Memur-Sen yönetim kurulu üyeleri, konfederasyona bağlı sendikaların genel başkanları ve Memur-Sen İstanbul, İzmir, Bursa gibi büyük illerin temsilcileri ile Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi illerinin temsilcileri katıldı. İki gün sürecek çalıştay ardından 'terör, bölgesel kalkınma, gelir dağılımı, anayasa değişikliği, demokratikleşme ve referandum süreci' ile ilgili çalıştay sonunda bir bildiri yayınlanacak.
Çalıştay'da açılış konuşmasını yapan Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, "Ülkenin en büyük sorununu demokratikleşme olarak görüyoruz daha doğrusu demokratikleşememe olarak görüyoruz. Demokratikleşemediğimiz için insan hakları ihlalleri var, ekonomik krizler var, hak mağduriyetleri var, terör var, teröre destek verenler var, kaos var, siyasetin, sendikacılığın insanlık adına değil, belli merkezler adına yapılması gibi yanlışlıklar var." dedi.
SON 50 YILIN EN ÖNEMLİ PAKETİ
Konuşmasında anayasanın topyekün değişmesi gerektiğini vurgulayan Gündoğdu, "Gömleği giyerken ilk düğmeyi nasıl ki yanlış bağladığınızda diğer düğmelerde yanlış ilikleniyorsa, biz de Türkiye için ilk düğmenin anayasa olduğuna inanıyoruz. Bu anayasanın topyekün değiştirilmesi gerektiğini öteden beri dillendiriyoruz. Ancak bugün siyasetin yapılana değil, yapana bakarak, yapılanı eleştirene bakarak, topyekün bir anayasanın değişikliği zorluğuna bakarak, tanıklık ettiğimiz bir günde bu paketle karşı karşıyayız. Bu paket bize göre son 50 yılın en önemli paketi. İlk kez millet kendi geleceği için söz sahibi olacak. Söz hakkı elde etmiş olacak. 12 Eylül bir darbe ile kirletilmiştir. İnşallah bu referandumla temizlenecektir. Cevap arayacağımız soru ise, terör azdırılır, siyaset kaosa sürüklenirse, darbeler geri gelirse bundan kimler karlı çıkar, kimler zarar görür. Zarar görenlerin yanında yer alarak, karlı çıkanların hesabını bozmak için bugün burada toplandık. Biz sendikacılığımızı üyemiz için, insanımız için, insanlığımız için, millet iradesinin saygın olabilmesi için, sadece kamu çalışanlarının ücretinin artmasını talep eden değil, topyekün Türkiye'nin ve dünyanın insan hakları ihlallerinin bitirilmesi kıstası ile yaşanabilir mekan olmasını istiyoruz. Küreselliğe karşıyım deyip kendine duvar örenlerin körlüğünden kurtulup, küresel sorunlar karşısında küresel sorunların çözüm önerilerinin ortağı, öncüsü, paydaşı olmayı önemsiyoruz." diye konuştu.
KAPALI DEVRE ÇARPIK DEMOKRASİ
Memurların bu anayasa paketine evet demesi için çok önemli gerekçeleri olduğunu söyleyen Gündoğdu açıklamalarını şu şekilde sürdürdü: "Bir; çalışma hayatı boyutu ile toplu sözleşme hakkı ilk kez bu pkaette yer alıyor İki; memura uyarı ve kınama cezası veriliyordu. Bu kararlar yargıya kapalıydı. Bu paket sayesinde ilk defa bu kararla yargıya açılabilecek. Üç; her memur ve her vatandaş, darbe anayasası ve Kenan paşa ile avanelerini koruyan geçici 15. maddesi bu paketten çıkarılıyor. Dört; Yargı reformu sayesinde HSYK ve YARSAV gibi kapalı devre çarpık demokrasi ile temsilden, 12 bin hakim ve savcıyı kapsayan geniş ve demokratik temsili hedefleyen bir yargı reformunun başlangıcı var. Anayasa Mahkemesi'nin bir siyasi partinin siparişlerini karşılıyor olmak veya kendilerini atayan Ahmet Necdet Sezer gibi nesli tükenmekte olanların devamı değil, hukukun üstünlüğünü sağlayacak yargı reformuna gidişte de önemli bir yol haritası var. Dolayısıyla, evet demek çok kolay. Evet demek için yüzlerce sebep var. Ama hayır diyenler kime destek olmuş olacak? bu soruya cevap aramak lazım. Bunun için PKK hayır denmesini istiyor.. ETÖ hayır denmesini istiyor.. Ve buna bağlı paralel bazı sendika ve siyasi partilerde hayır denmesini istiyor.. Hatta, Hayır'da Hayır vardır diye bütün ömrünü dine kapalı bir şekilde yaşayanların, dini bir kavramdan medet umması da bir amuda kalkma halidir. Amuda kalkanların Türkiye'nin geleceğini doğru okuması mümkün değildir. Önce ayakta durup Türkiye'ye öyle bakmak lazım."