Gündoğdu: "Medeniyet İnşası Derdinde Olanlar Medeniyetlerinin Dilini Bilmelidir"
Genel Başkanımız Ahmet Gündoğdu, Osmanlıca Eğitim ve Kültürü Dergisine konuştu. Osmanlıca Türkçesinin, milletin hatırası, hafızası ve kimliği olduğunu belirten Gündoğdu, “Bu tarihî kimlik ve hafızadan yararlanarak geleceğimizi şekillendirmek, Yeniden Büyük Türkiye yolculuğunun daha sağlıklı ilerlemesi için önemli bir adım olacaktır. Medeniyet inşası derdinde olanlar medeniyetlerinin dilini bilmelidir” dedi.
Öncelikle Osmanlıcanın okullarda zorunlu ders olması konusunda son Milli Eğitim Şurası’nda verdiğiniz teklif ve destekten dolayı bütün okuyucularımız adına teşekkür ederiz.
Medeniyet ve kültür dilimize gösterdiğiniz yakın ilgi ve Osmanlı Türkçesi’nin öğrenilmesi noktasındaki somut gayretlerinizden dolayı Büyük Memur-Sen ailesi olarak biz de sizlere teşekkür ederiz.
*Ahmet Gündoğdu’yu kısaca tanıyabilir miyiz?
1961 yılında Gümüşhane’nin Kürtün ilçesine bağlı Söğüteli Köyü’nde doğdum. İlköğrenimimi köyümde, Erdemli İmam Hatip Lisesi’nde başladığım ortaöğrenimimi ise Giresun İmam Hatip Lisesi’nde tamamladım. 1987 yılında Konya Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nden mezun oldum. Uzun yıllar Bakırköy Ticaret Meslek Lisesi'nde öğretmenlik yaptım. 1992'de Memur-Sen Kurucu Genel Başkanı merhum Mehmet Akif İnan'ın daveti ile Eğitim-Bir-Sen Bakırköy İlçe Temsilciliği'ni kurup ilçe başkanlığıyla sendikacılığa başladım. 1996-2002 yılları arasında sırasıyla İstanbul Şube Sekreterliği, Marmara Bölge Başkan Yardımcılığı, Genel Araştırma ve Dış İlişkiler Sekreterliği ve Genel Başkan Yardımcılığı görevlerinde bulundum. Kasım 2002 tarihinde Eğitim-Bir-Sen Genel Başkanlığı ve Nisan 2008 tarihinde Memur-Sen Genel Başkanlığına seçildim. Halen bu görevlerimi yürütüyorum. Ayrıca Memur-Sen Genel Başkanlığının yanı sıra 2009 yılından bu yana Kamu Görevlileri Sendikalarının Heyet Başkanlığını yapıyorum. 2013 yılında Akil İnsanlar Heyeti’nde yer aldım. Tarihin omuzlarımıza yüklediği bu ağır sorumluluğu hakkıyla yerine getirmek için Çözüm Sürecine anlamlı katkılar sunmaya devam ediyorum.
OSMANLICA ÖĞRENMEK YENİDEN BÜYÜK TÜRKİYE’NİN BİR GEREĞİDİR
*Osmanlıca çalışmaları bugüne kadar hiç kesilmeden devam ederken, bu son Milli Eğitim Şurasındaki tavsiye kararı ile birlikte gündemin ana maddesi oldu, neden?
Ülkemiz ve milletimiz, Yeniden Büyük Türkiye iddiasını ortaya koymuştur. Bu idealin bugün üzerinden referanslandırılması mümkün olmadığından tarihi referansların ortaya konulması gerekir. En yakın tarih ve kaynak olan Osmanlı kaynaklarını anlamak, anlatmak ve anlamlandırmak için Osmanlı Türkçesi’nin bilinmesi gerekiyor. Bundan kastımız, herkesin bilme imkanına sahip olmasıdır. Osmanlıca Türkçesi, milletimizin hatırası, hafızası ve kimliğidir. Bu tarihî kimlik ve hafızadan yararlanarak geleceğimizi şekillendirmek, Yeniden Büyük Türkiye yolculuğunun daha sağlıklı ilerlemesi için önemli bir adım olacaktır. Bir günde yapılan harf devrimiyle, toplumun geçmişiyle, tarihiyle, yazılı metinlerin tamamıyla bağı koparıldı. Bugün yapmamız gereken, geçmişle yeniden köprü kurmaktır. Harf inkılabıyla kesilen bağın ve ecdadı anlamadaki kopukluğun giderilmesidir. Bu kapsamda, Osmanlı Türkçesi’nin ana gündem olması, büyük düşünmeye, tarihimizle bağ kurmaya, kadim medeniyetimizle temasa geçmeye başladığımızın göstergesidir.
LİSANINI VE YAZISINI KAYBEDEN TOPLUMLAR HAFIZASINI KAYBEDER
*Peki, sizin gündeminizde niçin vardı Osmanlıca?
1920’den 2014’e kadar Selimiye Kütüphanesinde bulunan yazma eserlerden Türkçeye çevrilenlerin sayısı yüzü bulmaz. Bir yandan değerler eğitimi, kadim medeniyet, insanlık tarihi gibi kavramları kullanacak, bu kavramları eğitim sistemine kazandırmaya çalışacaksınız, diğer yandan da bütün bunları gerçekleştiren dönemin bütün bakiyesinden habersiz olacaksınız. Bu kabul edilebilir bir yaklaşım değildir. Bazı ictimaî ve siyasî çevrelerin olayı ‘mezar taşı okuma’ basitliğine indirmeye çalışarak Osmanlı Türkçesi’nin öğrenilmesini küçümsemelerini cahillik olarak görüyoruz. Osmanlı Devleti’nin tecrübe ve birikimlerinden bugün birçok devlet yararlanmaktadır. Osmanlı döneminden sadece mezar taşları kalmadı. Büyük bir medeniyetin hukuk, iktisat, mahalli idareler, toprak yönetimi, askeriye ve ticaretle ilgili karar ve uygulamaları miras olarak Başbakanlık Osmanlı Arşivlerinde ve kütüphanelerde araştırmacıları bekliyor. Sadece birinci ve ikinci meşrutiyet dönemi siyasi olayları siyasî krizlerle ilgili önemli ipuçları vermesi bakımından büyük bir öneme sahiptir. Vakfiyeler, el yazmaları, fetvalar, fermanlar başlı başına okunması ve incelenmesi gereken kaynaklardır. Lisanını ve yazısını kaybeden toplumlar hafızasını kaybeder. Bu anlayışla, biz Osmanlı Türkçesi’ni öğrenmek isteyenlerin önünün açılması gerektiğini, bunun için okullarda okutulmasını savunuyoruz, savunmaya da devam edeceğiz.
OSMANLI TÜRKÇESİ’NE OLAN TALEP MUTLAKA KARŞILANMALIDIR
*Bütün okullarda zorunlu olmasını istemenizin size göre gerekçesi nedir? Ne görüyorsunuz?
Bütün okullarda zorunlu olması bizim için olmazsa olmaz değildi, böyle bir ısrarımız da olmadı. Ancak tüm öğrencilerin ve gençlerin Osmanlı Türkçesi’ni öğrenmesinin hiçbir sakıncası yok, bilakis çok yönlü faydaları var. Doğu Türkistan’dan Cebeli Tarık’a, Afrika içlerinden Sibirya’ya kadar geniş bir coğrafyada etkili olmuş bir medeniyet ve kültürün dilini öğrenmek her şeyden önce gençlerimize büyük bir misyon ve vizyon kazandıracaktır.
*Bir taraftan Osmanlıcanın yaygın eğitim kapsamında yüzbinleri bulan muhatapları ve başarı belgesi almış kursiyerleri var. Aslında bu da bu işin gerekliliğine ve ihtiyacına bir delil olabilir mi?
Türkiye’nin her yerinde açılan Osmanlı Türkçesi kurslarına yoğun ilginin sebebi, akademik bilgi edinme yanında tarihe olan özlem, medeniyetimize olan ilgi ve atalarımıza olan saygıdır. Üç kıtayı 7 asır yönetmiş bir yüce devletin yazı dilini öğrenerek o büyüklüğü yaşama konusunda toplumda bir talep var. Bu talebin varlığı Osmanlıca kurslarına duyulan ilgiyi gösteriyor. Bu talebe arzla karşılık vermek gerekiyor. Bu durum Osmanlı Türkçesi üzerinden maddi ve manevi medeniyetimize olan ilginin yoğunluğunu da gösteriyor ki, gençlerin bu talebi mutlaka karışlanmalıdır.
KARŞI ÇIKANLAR, MİLLETİMİZİ DİNİNDEN, DEĞERLERİNDEN, TARİHİNDEN, MEDENİYETİNDEN KOPARMAK İSTİYOR
*Hemen her zaman Osmanlıca mevzubahis olduğunda her kesimden entelektüeller desteklemiştir. Peki, bugün ne oldu da karşı çıkmalar oluyor, çok büyük bir sıkıntı varmış çığlıkları atılıyor, neler söylersiniz?
Aslında bu cızırtıları çıkaranlar eğitim sistemindeki mevcut uygulamalardan dahi habersizler. İttihat ve Terakki ile tek parti zihniyetinin alışkanlığıyla hareket ediyorlar. Zaten mevcut eğitim sistemimiz ve müfredatımızda sosyal bilimler liselerinde Osmanlı Türkçesi zorunlu ders olarak okutuluyor. Bazı liselerde Osmanlı metinleri dersi okutuluyor. Yani ilk kez okutulan, gündeme alınan bir ders değil. Genişletiliyor. Son şûrayla İmam Hatip Liselerinde zorunlu, diğer liselerde seçmeli okutulması kararı alınmıştır. Tüm liselerde de okutulabilir, zarar yerine fayda sağlardı. Genişletiliyor. Karşı çıkanlar, şûradan geçen bu kararı‘Araplaşma’ ve‘geriye gitme’ olarak değerlendiriyor. Bu öneriyi 90’lı yıllarda yapsaydık, büyük bir ihtimalle ‘irtica hortladı’, ‘gericilik’ var diye bağırırlardı. Karşı çıkanların bilinçaltında, geçmişin kapılarını kapamak, dinin toplum üzerindeki etkilerini azaltmak, kültürle olan bağları koparmak, zafer ve başarılarla dolu bir tarihe sırt çevirmek, insanlık tarihine anlamlı değerler katan bir medeniyetten toplumu uzaklaştırmak yatıyor. Bunu açıkça söylemekten çekiniyorlar. Ama bu çığlıkları boşa. Çünkü millet büyük düşünmeye çoktan başladı ve büyük hedeflere doğru emin adımlarla koşuyor. Bu erdemli koşuyu kimsenin durdurmaya gücü yetmeyecek.
HARF VE DİL DEVRİMİNİN AÇTIĞI YARALAR SARILACAK
*Osmanlıcanın zorunlu ders olarak okutulması konusunda müspet tepkiler alıyor musunuz, bizimle paylaşmak ister misiniz?
Özellikle İmam Hatip Lisesi öğrenci ve velilerinden çok olumlu tepkiler aldık. Diğer liselerin yöneticileri, öğrencileri ve velilerinden benzer tepkiler alıyoruz. Seçmeli ders olarak okutulmasını destekleyenlerin yanında zorunlu olmasını isteyen çok sayıda veli ve öğrenciyle de karşılaşıyoruz.
*Liseli öğrencilerimiz Osmanlıcayı öğrendiklerinde ne gibi avantajlar elde edecekler?
Milletimizin değerlerine yabancı bir kısım insanlar olayı mezar taşı okumak olarak gördü. Biz bu kadar basit görmek istemiyoruz. Çünkü vatandaşlarımız Osmanlı Türkçesi’ni öğrenerek tapu belgelerinden mahkeme kararlarına, savaş anlaşmalarından ticari mukavelelere kadar birçok tarihi belgeye ulaşabilecekler ve gerçekleri doğrudan öğrenebilecekler. Ayrıca dönemin ders kitaplarını, arif insanların beyanlarını, medeniyetimizin mihenk taşı şair ve yazarlarının şiir ve yazılarını okuyup anlayabilecekler. Osmanlı Türkçesi bir kaynak dildir, tarih dilidir, medeniyet dilidir. Dolayısıyla dönemin geleneksel sanatları ebru, tezhip, minyatür ve hat sanatı hakkında malumat sahibi olacaklar. Yine meddah, gölge oyunu ve orta oyunu olmak üzere dönemin oyunları hakkında bilgi sahibi olabilecekler. Aynı zamanda dönemin mimarisi, mutfağı, giyimi, spor oyunlarıyla hem dem olacaklar. Özetle açık harf ve kapalı dil devrimiyle kopan bağlar yeniden kurulacak, gençler büyük bir medeniyeti arkalarını alarak Yeniden büyük Türkiye ideali ile geleceğe emin adımlarla koşacaklar.
OSMANLI TÜRKÇESİ ÖĞRETECEK İNSAN KAYNAĞIMIZ VAR
*Tartışmaların ana maddelerinden birisi de kimlerin öğreteceği veya yeterli öğretici var mı meselesi. Bu konuda nasıl bir tavsiyeniz veya çalışmanız olacak?
Atanamayan yüzbinlerce öğretmenimiz var. Bunların içinde tarih öğretmenleri var. Edebiyat öğretmenleri var. Din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenleri var. Arapça öğretmenleri var. Bu atama bekleyen öğretmen kardeşlerimizi kısa bir kurstan geçirerek Osmanlı Türkçesi dersi öğretmeni olarak atayabiliriz. Bu uygulama devam ederken, bir yandan da Osmanlıca Türkçesi öğretmenleri yetiştirilebilir.
*Osmanlıca Eğitim ve Kültür Dergisi olarak biz bu karardan çok memnun olduk. Sizin okuyucularımıza ne gibi tavsiyeleriniz olur, bu konudaki düşüncelerinizi alabilir miyiz?
“Bir dil bir insandır” gerçeğini dikkate alırsak, birçok dilden beslenen Osmanlı Türkçesi’ni bilmenin önemi kendiliğinden ortaya çıkacaktır. Osmanlı Türkçesi’ni bilmek, başta Türkçe, Arapça, Farsça olmak üzere Hintçe, İbranice, Rumca, Fransızca, İngilizce, Almanca, Balkan dilleri gibi onlarca dilin kavramlarını barındıran ve yine onlarca dile kelime vermiş söz varlığı zengin bir dile ve kültüre vakıf olmak demektir.Bu dili gençlerin öğrenmesini tavsiye ederim. Osmanlı Türkçesi’ni sadece gençler ve öğrencilerle sınırlamakta doğru değil. Tarih ve medeniyet okumaları yapmak isteyen tüm vatandaşlarımızın öğrenmesinde büyük faydalar umuyorum.
Bize vakit ayırdığınız için teşekkür eder, hayırlı çalışmalar dileriz.
Medeniyet dilimizi diri tutmaya çalıştığınız ve gençlerle buluşturduğunuz için biz teşekkür ederiz. Yayın hayatınızda başarılar dileriz.
Ahmet GÜNDOĞDU / Memur-Sen Genel Başkanı | Mülakat: Metin UÇAR
MÜLÂKATIN OSMANLICA İLE YAZILMIŞ HALİ;