FETİH, İNANCIN GÜCÜ VE YANSIMASIDIR
Hz. Peygamber’in yüzyıllar öncesinden müjdesini verdiği fethin gerçekleşmesi, onlarca teşebbüse rağmen mümkün olmamış, ancak 29 Mayıs 1453’de Sultan Mehmet’e nasip olmuş ve bu fetih genç sultanı ‘Fatih’ yapmıştır.
İstanbul’un fethedilmesi, yeni bir çağın başlangıcından öte, tarihi, coğrafi, staratejik pek çok unsuru ve anlamı içinde barındırmaktadır.
Fetih, yeni bir başlangıç, yeni bir açılış anlamlarına da gelir. Bu bakımdan, o devrin pratiğine baktığımızda artık hiç birşey önceki gibi olmayacak, dünya düzeni yepyeni bir anlayışla, adaletle, şefkatle, merhametle tanışacaktır.
Çünkü, ‘fetih ruhu’ önce insana ve onun taşıdığı yüksek değere saygıyı ihtiva eder. Bu bakımdan fetih, aslında ‘insanın gönlüne ve kalbine’ yöneliktir.
Bu zor coğrafyada yüzyıllar boyu şan ve şerefle, saygınlıkla, güç ve kudretle kalabilmenin yolu; akıl, izan ve vicdan ölçüleri içinde insanlığa sunulan üstün hizmet ve değerle mümkündür.
Bugün de en çok üzerinde durmamız gereken olgu, insanlığın barış, huzur ve mutluluğu için var gücümüzle çalışmak ve yaşanabilir bir dünya için yeni teklifler ortaya koymaktır.